Dünyanın önde gelen Klasik Batı Müziği bestecilerinden Wolfgang Amadeus Mozart’ın onca eseri arasında bestelediği piyano sonatları da vardır. Mozart 11 Numaralı Piyano Sonatına “Rondo Alla Turca” yani “Türk Marşı” adını vermiştir.1783’te Viyana’da ya da Salzburg’da bestelediği tahmin edilen eser, 1784 yılında yayınlandı.
Mozart; sonatını 1783 yılında bestelendiğine göre, Osmanlı İmparatorluğu’nun ağırlıklı olarak hüküm sürdüğü dönemdi.
Peki, Mozart bestelediği esere neden “Türk Marşı” adını verdi?
İşte bu sorunun cevabını kronolojik gelişmelere göre bulmaya çalışalım…
***
Doğu Roma yani Bizans İmparatorluğu’nu yıkarak Söğüt'te 1299 yılında Osman Bey tarafından kurulduğu bilinen Osmanlı İmparatorluğu, 16. ve 17. Yüzyıllarda üç kıtaya yayılarak; Balkanlar, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'nın büyük bölümünü egemenliği altında aldı.
Edebiyat, sanat ve mimaride büyük ustaların yetişmesine katkısı olan Osmanlı kültürü zamanla Avrupa’da etkili oldu. Hatta; ‘Turquerie Modası’ olarak anılan Türk stili kısa sürede bütün Avrupa’yı etkisi altına alınca, Türk giysileri hem kadınlar hem de erkekler arasında artık moda haline geldi.
Tabi, Osmanlı’nın kültürel alanlardaki atılımı musiki alanında da kendisini gösteriyordu. Bazı padişahların da katıldığı müzik saraylarda her zaman çok önemli bir yer oluşturuyordu. Özellikle 18’inci yüzyılda büyük bestekârlar ortaya çıkarken, 19’uncu yüzyıldan itibaren de, Batı içerikli müzik insanlar tarafından benimsenmeye başlandı.
Padişah III. Selim Ney ve tanbur çalarak Türk musikisine; Pesendide, Evcara ve Suz-i Dilara gibi tam 15 makam kazandırdı. Musikiye önem veren II. Mahmud da Mehter Takımı’nı kurarak, batı tarzı müziğin çoğunlukla askeri alanda kullanılmasını sağladı. Mızıka-ı Hümayun adıyla askeri bandonun gelişmesine katkısı oldu. Ayrıca, Sultan Abdülmecid de Harem Bandosu ve Saray Orkestrası kurdurarak, Türk Müziği’nin gelişmesine büyük destek verdi.
Mehter takımı; Alay Düzen Peşrevi, At Peşrevi, Hünkar Peşrevi, Elçi Peşrevi gibi peşrevleri seslendiriyordu. Göç borusu, Benefşei-zar, Şükufei-Zar gibi askerî bestelerin yanısıra Cengi Harb gibi hücum havaları çalıyordu.
Bu arada Avrupalı ünlü besteciler mehter müziğinin etkisinde kalarak Türk tarzında (Ala Turka) besteler yapıyorlardı. Bunlara Mozart'ın Türk Marşını, Bizet'in Arleziyen süiti eklenebilir.Ayrıca Batı orkestraları kullandıkları zilleri mehterden esinleniyordu. Hindistan'daki Türkmen Bey'leri de mehtere benzer takımlar kurmuşlardı.
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ve Almanya olmak üzere Avrupa kültür çevresinde ‘Mehter Müziği’ büyük ölçüde yaygınlaştı.Mehter müziğinin yayılmasıyla, vurmalı çalgıların yanısıra Türk müziği tarzı melodilerde “Türk” etkisi ortaya çıkıyordu.
Mozart ise, Türk Müziği’nden etkilenerek bestelediği 11 Numaralı Piyano Sonatı’nın “Alaturka” adını verdiği 3.bölümü. “Türk Marşı” ve “Türk Rondosu” adlarıyla ilgi gördü. Ayrıca, Mozart’ın Saray’dan Kız Kaçırma Operası’nın üvertürü ve korosunda Türk müziği’nin etkileri de hemen anlaşılır. Türk akımından Mozart’ın yanısıra.
Beethoven‘ın da Türk Marşı adında bir bestesi olduğu bilinmektedir.
***
Hayattan zevk almayı seven Mozart, insanlarla beraber olmaktan ve onlarla neşeli konuşmalar yapmaktan hoşlanırdı. Ayrıca, bilardo oynamak, Türk kahvesi içmek ve dans etmek hobileri arasında yer alırdı.
Avrupa’nın Mehter ile tek karşılaşması sadece savaşlarda değildi. Avrupa’ya tayin edilen Büyükelçiler ile birlikte mehter takımı da gönderilirdi. Mehter Müziği konserleri Avrupalıları etkilerken, sokaklarda konser vererek dolaşan mehter bandosu; kostümleri, yürüyüşleri, vurmalı çalgıları ve marşlarla dikkat çekerdi. Bu ilgi karşısında Türk enstrümanları diplomatik bir hediye olarak İstanbul’dan Avrupa saraylarına dahi gönderilirdi.
Ayrıca; Macaristan’da Türk çalgılarından oluşan bir takım kurulurken, vurmalı çalgılar Rusya askeri müziğinde de kullanılmaya başladı. Mehter Müziği Avusturya askeri müziğinde de kullanılırken, Alman saraylarına kadar giren Mehter Müziği, Fransız bandolarında bile çalınmaya başlandı.
Bu arada Avrupa’ya hakim olan Türk modası akımı müzikte ise Alla Turca olarak isim buluyordu.. Mozart ise, Alla Turca stilini de sık sık uygulayan bir besteci oldu. Alla Turca eserleriyle Türk modasının ileriye taşınmasına neden olan Mozart, Türk stilinde 40’dan fazla eser besteledi. Zaide isimli bir Türk kızına aşık olduğu öne sürülen Mozart’ın, Zaide operasını bestelediği ancak yarım bırkatığı tek eseri olduğu söylenir.
Mozart’ın Türk Marşı bestesi halen, Türkiye Cumhuriyeti'nin tüm özel davetlerinin yanı sıra, ülkemizin tanıtımında da orkestralar tarafından seslendirilmektedir.
2014 yılında Macaristan Milli Kütüphanesi arşivinde bulunan 11 no.lu La Majör Piyano Sonatı’na ait 4 sayfa orijinal notaları arasında Türk Marşı’ndan da bir bölümünün yer alması ülkemiz adına gurur vermektedir.
***
Görüldüğü gibi;
Avrupa o dönemde ; “Alla Turca” dediği “Türk Müziği”ni yürekten benimseyip esinlenirken, asırlar sonra tam tersi yaşam şeklimizle, yapımızda oluşan dejenere bir formasyonla yoğurulup gidiyoruz. Kahramanlık destanlarıyla dolu beş bin yıldan fazla bir tarihe sahip Türk Milleti, asırlar sonra ne yazık ki, içeriden ve dışarıdan her yönüyle değersiz hale getirildi.
Ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız” sözü, Türkiye Cumhuriyeti devletinin medeniyet yolunda azim ve kararlılıkla yürüyeceği bir yoldur, hedeftir. Eğer üzerimize çöreklenmiş kara bulutları kısa sürede dağıtamazsak, şanlı tarihimize ve ecdadımıza karşı asla hesap veremeyecek duruma düşeriz.
Hoşçakalın…