Dünyayı kısa sürede etkisi altına alıp; Türkiye’de de yayılarak tehdit eden koronavirüs tıbbi adıyla Covid-19, hayatımızı “ters yüz” etti ötesi “ruh halimizi” son derece bozdu.
İnsanlarda büyük travmalara yol açan virüs, sağlığımızın yanısıra iş hayatındaki dengeleri de yerle bir etti. Bir çok işyeri ve işletme kapısına kilit vururken, milyonlarca çalışan da ücretsiz olarak izine çıkarıldı, ama ucu açık olan izin süresi ise; 15 gün mü, bir ay mı, aylarca mı, hiç belli değil.
Hal böyle olup “fotoğrafa” baktığımız zaman; işyeri sahipleri gelir elde edemeyince kiraları dahil, işletme giderlerinin yanısıra bankalara olan borçları birikerek müthiş bir dar boğaza düşecekler ve sonucun ne olacağı önümüzdeki aylarda görülecek…
Öte yandan, günlük yevmiye ile çalışıp işsizler ordusuna katılan gençlerin geleceği de ne olacak?..
Tıp otoritelerine göre; virüs fırtınasının Nisan-Mayıs aylarında kontrol altına alınacağı, böylece “koronavirüs” ün tamamen yok edileceği varsayımları dile getiriliyor.
Zaten sağlık çalışanlarımız gerçekten canlarını hiçe sayıp gece gündüz üstün çaba göstererek hizmet veriyorlar, sağolsunlar.
Dileriz en kısa zamanda Türkiye olarak biz de, dünya da bu dertten en kısa sürede kurtulur da, herkes normal yaşamına döner ve huzur hakim olur.
Ancak, ekonomimiz de bu olaydan büyük darbe aldı.
“Evde kal” çağrısı masrafları azalttı azaltmasına da, ücretsiz izine çıkarılanların hepsi “beş parasız” evde kalmaya başladı, ev kiralarını ödeyemiyorlar, ekmek getirmek artık lüks oldu onlar için. Çoluk çocuk belki de açlıkla karşı karşıya..
Devletimiz tabi ki insanlarımızın sağlığı için bir takım önlemler alacak, bir takım yasaklar tabi ki getirecek ama; ihtiyaç sahiplerine, yaşlılara olduğu gibi işsizlere de ivedilikle mali ve gıda yardımlarında bulunması gerekir.
Basın mensupları
65 yaş ve üstü vatandaşlarımıza sokağa çıkma yasağının uygulandığı olağanüstü durumda, sağlık çalışanlarımız gibi, kamuoyunu doğru bilgilendirmek amacıyla gazeteci meslektaşlarımız da virüs riskini göze alarak canla başla gece gündüz çalışıyor.
Geçtiğimiz günlerde; “Türkiye’nin en yaygın meslek kuruluşu” olan, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti(TGC) 23 Mart tarihinde bir bildiri yayınlayıp, “Gazetecilerin can güvenliğinden medya kuruluşları sorumludur” çağrısı yaptı.
Bildirinin giriş bölümünde;
“Süren koronavirüs salgını döneminde bazı medya kuruluşlarının “muhabir, foto muhabiri ve haber kameramanlarını iş yerine almayıp kapı önündeki konteynırlarda çalışmaya zorladığının” kamuoyun a yansımasına dikkat çekiyor ve gazetecilerin iş sağlığı ve güvenliği hakkının derhal sağlanması yönünde çağrıda bulunuyor.
TGC bugüne kadar hep çağrıda bulunmuş, tabiriyle hep “kulak çekmiş” ama bir kez olsun, gazeteciler için geliştirdiği bir plan bir proje ortaya koymamıştır. Yaklaşık beş bin civarında üyesi olan TGC’nin özellikle üyeleri yararına hiç yaklaşımı, desteği veya yardımı görülmemiştir.
Gazetecilerin “iş sağlığı ve güvenliğinin” çalıştığı kurumlar tarafından sağlanması gerektiğini savunuyor.
Peki güzel de,
TGC, gazetecilerin hakkını savunmaya yönelik resmi kurumlara uyarılarda bulunup kınamaktan başka ne yapmıştır?..Böyle olağanüstü durumlarda işsiz gazetecilere maddi destek vermesi gerekmez mi? Bunun cevabını, en demokratik yol olan seçimlerde vermek gerekir.
Yönetim olsun diye yönetim seçilmemeli, gazetecilerin yararına her türlü proje geliştirilmelidir.
Hoşça kalın...
FACEBOOK YORUMLAR