Mehmet ÜNLÜ

Mehmet ÜNLÜ

[email protected]

Bestecilerdeki 9’uncu senfoni gizemi

20 Mart 2021 - 18:39

Değerli okurlar,

Bu yazımda, dünya müzik tarihinde eşine benzerine rastlanmayan, aklın mantığın çözemediği bir konuyu paylaşacağım.

Klasik Batı Müziği’nde senfoni yazan büyük bestecilerle ilgili (9) rakamının bir sır niteliğinde olduğu ve uğursuzluk getirdiği varsayımı yaygın.

Zira Klasik Müziğin usta bestecilerinin yazdığı senfoniler ne oluyorsa oluyor,(1) numaradan başlayıp sırayla devam ediyor ve 9 numaralı senfoni; ya tamamlanmadan yarım kalıyor, ya da tamamlanınca ne hikmetse besteci hastalanıyor veya yaşamını yitiriyor ya da duyma yeteneğini kaybediyor.

Hal böyle olunca; yıllardan beri süregelen acaba bir “lanetlenme” görüşü ağır basarak  yayılmış durumda. Belki bir iki besteci hakkında tesadüf olduğu düşünülebilir ancak, tam yedi ustanın 9’uncu senfonilerini yazmaya kalktıkları zaman  sanki “görünmez bir el” buna izin vermiyormuş her şey tıkanıp kalıyor.

Aralarında, Ludwig Van BeethovenFranz Schubert, Anton  Bruçken,  Antonin DvorakGustav Mahler , Alexander GlazunovAlfred Schnittke  gibi Klasik Batı Müziği’nde dünyaca ünlü bestecilerinin senfoni sayısının 9'da kalması çok enteresan bir bilinmeyeni ortaya çıkartıyor. Tam yedi bestecinin üstelik senfoni yazmış olmaları ve hepsinin de eserlerinin 9 numarada kalması, akıllara durgunluk veriyor.

***

Ludwig Van Beethoven’in dokuz senfonisi, beş piyano konçertosu, bir keman konçertosu, bir piyano, keman ve çello için üçlü konçerto, otuz iki piyano sonatı ve birçok oda müziği eseri bulunmaktadır. Sadece bir opera, Fidelio, besteledi. İlk senfonisini 1800 yılında yapmıştır. Eroica(Kahramanlık) adını verdiği 3’ncü senfonisini, Avrupa’ya demokrasi getirdiği için Napolyon’a adamış ancak daha sonra Napolyon’un kendisini İmparator ilan etmesi üzerine yaptığı jesti geri aldı.

1824 yılında Viyana'da Karntnerthor-Theather'da seslendirilen Beethoven’in 9'uncu Senfonisi, Kral Friedrich Wilhelm'e ithaf etti. Ayrıca Dokuzuncu Senfoni, insan sesinin kullanıldığı ilk senfonidir ve eser süresinden dolayı uzun süren senfoniler arasında yer alır ve şair, filozof, tarihçi ve en önemli Alman dram yazarı  Johann Christoph Friedrich Von Schiller’in Neşe’ye Övgü şiirinin bestelenmiş halidir. Bu kısım 'Neşeye Övgü'yü de oldukça ünlü bir hale getirdi.

Ayrıca, Beethoven’in yarım kalan 10.senfonisi ise yapay zekâ kullanılarak yazılmaya başlanmış durumda. Besteci 9’uncu ve 10’uncu senfonileri üzerinde çalışırken hastalandı ve özellikle 10’uncu senfonisi yarım kaldı. Sanatçının doğduğu şehir Bonn da bulunan ‘Beethoven House Arşivleri’nde yer alan eskiz çalışmaları ile 10’uncu senfoninin girişine ait notalardan yola çıkıldı.  Bütün bestelerinin yapay zekâ destekli  bir bilgisayara  yapılacak yüklemelerin yıllar sürmesi bekleniyor.

Ludwig Van Beethoven’ın 9’uncu senfonisinin Neşeye Övgü bölümü 19 Ocak 1972 tarihinde Strazburg'daki Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nde  “Ode to Joy – Neşeye Övgü”, Avrupa Birliği'nin resmî marşı olarak kabul edildi.

Dokuzuncu Senfoni, insan sesinin kullanıldığı ilk senfonidir ve eser süresinden dolayı uzun süren senfoniler arasında yer alır.

9’uncu senfoni akıl ve duygunun meydana gelen en büyük eserlerden birisidir. Beethoven, senfoniyi iki yılda tamamlamasıyla insanlara müthiş bir müzik şöleni kazandırdı.

***

İlk üç bölümü sadece orkestranın yer aldığı; son bölümünde ise orkestra, koro ve solistlerin hep birlikte katıldığı senfoni dört bölümden meydana gelir.

Birinci bölüm; kader ve evreni anlatır. Kendine has bir “giriş” ile başlar. Karanlık bir kaosun habercisi gibi yansıyan seslerin gittikçe güçlenmesi ile ana temaya geçer. Eserin içinde yer alan ana tema dışındaki anlatım huzur ve neşeyi vurgularken, karanlıktan aydınlığa geçişi canlandırır. Acı ve kederin çok akıcı bir biçimde gittikçe kaybolmasıyla, güçlü bir yaşam enerjisi hakim olur.

İkinci bölüm; tamamen enerji dolu olan senfoninin genel olarak neşe ve coşku iki ayrı temayla devam eder.

Üçüncü bölüm; aşkı ve  huzurun  anlatıldığı bir tema ile başlarken, ana tema ile uyumlu hareket eder. Aniden ortaya  çıkan Trompet ve kornoların katılımlarıyla durgunluk sona erer adeta bir karanlığa yeniden dönüş başlar.

Dördüncü bölümde; üçüncü bölümde meydana gelen  kaos ve karamsarlık birden yok olup, yerine neşe hakim olmaya başlar. Ama, ilk üç bölümün birer kısa özetiyle  birlikte  son bölümde, neşe saçan çoşku veren melodi ve  arkasından baritonun sözleri yankılanır:

“Dostlar, olmaz bu seslerle! Bırakın bizi, neşeyle ve daha güzel seslerle seslenelim size!”

Bu davetle, aniden tüm enstrumanlar insan sesiyle birlikte son bölüme güçlü bir şekilde girilir. Ziller ve vurma çalgıların da katıldığı “Türk Marşı” eşliğinde, koro ve solistler Schiller’in “Neşeye Övgü” şiirinin ölümsüz mısralarını seslendirirler:

“Neşe, Tanrıların güzel kıvılcımı, ey Elizyum  kızı!
Giriyoruz coşkuyla senin ilahi, kutsal mabedine...”


***

AB’de resmi marş olarak kabul edilen, “Neşeye  Övgü”nün  sözleri şöyle:

Kardeş olun ey insanlar
Bunu ister tanrımız!
Bu dünyada her şey geçer
Yalnız sana dost kalır


İnsanlığa doğruluğa
Göğsünü aç korkma sakın
Hür doğmuştur insanoğlu
Hür yaşamak hakkıdır


***

Beethoven çok titiz çalışan bir müzisyendi. Müziği, ifade gücü ve teknik olarak çok üst seviyedeydi. Beethoven, Haydn ve Mozart’tan devraldığı prensipleri geliştirdi, daha uzun besteler yazdı ve daha tutkulu, dramatik eserler oluşturdu. Özellikle Op. 109 numaralı Moonlight Serenad (Ay Işığı Sonatı) piyano sonatıyla Klasik müziğin Romantik Dönemi'ni başlattı.

Yaşamı boyunca sağlık problemlerinden kurtulamayan Beethoven, 1801’de işitme sıkıntısı yaşamaya başladı ve 1817’de tamamen duyumunu yitirdi. Bu dönemden sonra sağırlığı müzik yaşamını hiçbir şekilde etkilemediği gibi, 9’ucu senfoniyi de bu dönemde besteledi.

Ancak, 1827 yılında 56 yaşındayken dünyaca tanınan bir besteci olarak siroz hastalığı nedeniyle hayatını kaybetti, cenazesine ise otuz bine yakın insan katıldı.

***

Gustav Mahler'in tamamladığı  tam 9 senfonisi vardır,  numaralandırdığı ancak ölümü nedeniyle tamamlayamadığı bir senfonisi daha vardır . “Das Lied Von Der Erde ve  Mahler Senfoni No 10”. Bu iki eserle  birlikte  bestecinin toplam senfoni  sayısı sayısı ise 11dir. Senfoni sayısını 11'e çıkaran bu iki yapıt, Mahler senfonileri için hazırlanan eserlerin listesinde yer alır.

Besteci Anton Bruckner’in de,  9  senfoninin yanı sıra  numaralandıramadığı 2 senfonisi ile birlikte toplam 11 senfonisi bulunur.

Franz Schubert'in ise bitmiş 7, tamamlanmamış 5 senfonisi mevcuttur. Schubert'in  tamamladığı  son senfoni 9’uncu senfonidir. Ancak  bestecinin bitirdiği  ise 7’nci senfonidir.  Besteci; eserlerinden  bazılarını numaralandırırken, bazılarına ise numara verememesi nedeniyle karışıklık meydana geldi. Ancak numaralandırma işlemi sanatçının ölümünden sonra yapıldı.


Antonin  Dvorak ve Beethoven’in  9’cu senfonileri ise son senfonileridir.Her iki bestecinin de hemen hemen aynı sürede yaşamış olması ve bu zaman içinde aynı oranda performans göstermeleri ve aynı oranda  senfoni ölçüsüne  bağlı kalmaları,  ne enteresan ki ikisinin de tesadüfen aynı sayıda senfoni besteledikleri gerçeği ortaya çıktı.

Sonuç olarak karşımıza, dünya genelinde bestecilerden  yedisinin  birden 9’uncu senfonilerinin, tamamlayabildikleri son senfonileri olması ya da son eserlerinin zirveye çıkmasıyla beste yapmaya son vermeleri gibi tahmin yürütülürken her hangi bir sonuca varılmış değil.

İşte; bu varsayımların oluşturduğu gizem yüzyıllardır sürüp gidiyor, belli ki sonsuza kadar da aydınlanamayacak.

Hoşça kalın…