Değerli okuyucular,
Bilindiği gibi Latin-Pop Nostalji tarzında sürdürdüğüm müzik türü konusunda yazılarımı sizlerle paylaşmaktayım. Tabi, Latin dünyasının da o müthiş ve efsane dolu ezgilerinin benim için ayrı bir yeri olduğundan bahsetmiştim.
Özellikle Küba ve Meksika’nın kendine has ezgileri beni çok etkiler, repertuarımda seslendirecek olduklarıma yer ver vermekteyim. Hatta zaman zaman bu ezgilerin hikayelerini de sizlere aktarıyorum.
Tabi Latin Dünyası’nda; halkın yaşam tarzının kendine has ritim ve melodilerle muhteşem anlatımının yanısıra, usta ressamların muhteşem eserler ortaya koyduğu da vazgeçilmez bir gerçek.
İşte onlardan birisi olan ancak hayatı çok büyük çalkantılar ve acılar içinde geçmiş ancak, geçtiğimiz yüzyıla yaptığı resimlerle adını yazdırmış bir ressamı tanıtmak istiyorum:
“FRIDA KAHLO…”
***
Esas adı; Magdalena Carmen Frida Kahlo Calderon olan, Meksikalı Ressam…
Babası Macar asıllı bir Alman Yahudisi, annesi ise İspanyol kökenli bir Meksikalı.
Meksika Devrimi’nin ulusal lideri Emiliano Zapata Salazar’ın ‘Güçsüz halklar güçlü liderler çıkarır, güçlü halklarınsa lidere ihtiyacı yoktur’ felsefesini benimseyip, kendi deyimiyle "bir devrim çocuğu" olarak bütün yaşamını da bu anlayışla sürdürdü Frida Kahlo…
***
Günlüğüne "1910'da doğdum. Mevsim yazdı. Kısa zaman sonra da "Büyük İsyancı" Emiliano Zapata, Güney'i ayaklandıracaktı. Evet ben bu şansa sahip oldum işte. Benim doğum tarihim 1910'dur" diye yazdı.
Sanatçı kişiliğinin yanı sıra bir feminist ve devrimci olarak da anılır.
Ölmeden önce üne kavuşan nadir ressamlardan biri olarak, 20’inci yüzyılın popüler kültür ikonu haline geldi.
Sanatçı, ikinci otoportresini evlendiği yıl yaptı, (Eser, 2000 yılında bir Amerikalı koleksiyoner tarafından 5 milyon dolara satın alındı) Aynı yıl Rivera'nın Komünist Parti'den ihraç edilmesi üzerine Frida Kahlo da partiden ayrıldı. Eşiyle birlikte ABD’ye giderek bir süre birlikte orada yaşadı. Düğün fotoğraflarından yola çıkarak "Frieda ve Diego Rivera" adlı tablosunu yaptı. San Fransisco Kadın Ressamlar Topluluğu yıllık sergisinde sergilenen bu eser, onun bir sergide yer alan ilk tablosu oldu.
Çiftin, fırtınalı bir evlilik yaşamları oldu. Sağlık sorunları nedeniyle bir çocuğunu aldıran ve art arda iki düşük yapan Frida, eşinin sadakatsizlikleri nedeniyle ayrıldı ama 1 sene sonra yeniden evlendi ve Frida’nın çocukluğunu geçirdiği "Mavi Ev'e" yerleştiler.
Frida’nın da evlilikleri sırasında çeşitli erkeklerle ilişkileri olmuştu. Bunlarda birisi de Rus devriminin önde gelen isimlerinden Lev Troçki idi. Troçki, Rivera’nın Meksika Cumhurbaşkanından aldığı özel izin ile 1937’de Meksika’ya gelmiş ve Frida’nın evine yerleşmişti. Aralarındaki ilişkiyi Troçki’nin eşinin farketmesi üzerine Frida, Troçki’den ayrıldı.
Troçki’ye düzenlenen suikastın ardından suikastçı ressam Siguerios’un arkadaşı olması nedeniyle sorgulanan Frida, bir süre Meksika’dan ayrılmayı uygun buldu. O sırada San Fransisco’da bulunan eski eşi Rivera’nın yanına gitmesi üzerine çift orada yeniden evlendi.
Sık sık sağlığı bozulan Frida, dayanılmaz acılarla başa çıkmak için bütün gücüyle resim yaptı; yalnız ülkesinde değil, Amerika ve Fransa’da sergiler açtı. 1938’de New York’ta açtığı sergi ona büyük ün getirdi, 1939’daki Paris sergisi ile övgüler topladı.
1943'te La Esmeralda adlı yeni bir sanat okulunda öğretim üyeliğine başlayan Frida, sağlık durumu kötüleşmesine rağmen ders vermeyi on yıl boyunca sürdürdü. Sağlık koşulları nedeniyle Mexico City'e gidemediğinden, derslerini evinde veriyordu. Öğrencilerine "Los Fridos" (Frida öğrencileri) denildi.
Sürekli evcil hayvan besleyen Frida’nın beslediği hayvanlarla ilgili iki portresi vardır: 1941’de yaptığı “Ben ve Papağanlarım” ile 1943’te yaptığı “Maymunlarla Otoportre”.
1948'de yeniden Meksika Komünist Partisi'ne katılmak için başvurdu ve başvurusu kabul edildi.
1950'de omurgasındaki sorunlar nedeniyle hastaneye kaldırıldı ve 9 ay hastanede kaldı. 1953 yılı Nisan ayında Mexico City’de bir kişisel sergi açtı; doktoru yatağından çıkmasını yasakladığı için serginin açılışına karyolasında taşınarak götürülmüştü.
Frida Kahlo, 13 Temmuz 1954’te, akciğer embolisi teşhisiyle son nefesini verdiğinde; arkasında bıraktığı son tablosu; Yaşasın Yaşam isimli bir natürmorttu. Cenazesi, ertesi gün yakıldı. Külleri, Mavi Ev'de muhafaza edilmektedir. Mavi Ev, 1955'te Rivera tarafından devlete bağışlandı.
Frida Kahlo'nun hayatı Frida ismi ile sinemaya aktarıldı ve bu filmde Kahlo'yu Salma Hayek oynadı (2002).
2005'te hayatını konu alan "The Life and Times Of Frida Kahlo" adlı bir belgesel film çekildi
Frida Kahlo toplam 143 resim yaptı; 55’i oto-portredir. Kahlo, yaşamının büyük bir bölümünü yatakta başının üstünde duran, “gündüzlerinin ve gecelerinin celladı” olarak tanımladığı bir aynaya bakarak geçirdiği için sürekli oto-portre çizdi.
***
Çok değerli kardeşim adı gibi gönüllerin şairi Gönül Dilek, şiirlerini topladığı ve “Frida’nın Kelebekleri” kitabında yer verdiği bir şiirde Frida Kahlo ile ilgili duygularını şöyle aktarıyor:
FRİDA’NIN KELEBEKLERİ
Aşkın acısı devrimin kadını Frida yaşamalı dedi
Ve ölüm vaz geçti ondan
Cam kırıklarına dönen alçılı bedeni
Tuval oldu Frida’ya
Can kırıkları başladığında
Kelebekler çizdi bedenine
Söz verdi kelebekler ona
Frida ayağa kalkmadan uçmayacaklardı
Onlar Frida’nın sadık kelebekleri
Ve özgürlük savaşçılarıydı
Yaşamalıydı Frida
Aşkları tutkuları acıları tatmalı
Tuvaldeki fırça darbeleri
Haykıran gitar ihanetin sesi
Kestiği uzun siyah saçları
İhanetin portresiydi olmalıydı
Öyle de oldu
Asi ruhlu bu genç kadın yaşadı
Kavgası eşitlikten özgürlükten yanaydı
Dik duruşlu kadını en çok kendisi çizdi
Gökkuşağını indirdi gökyüzüne
Sanat eğildi ona
Onurlu bir duruşu oldu
Kendine kıyamayan ölüme alkış tuttu
Yaşıyordu Frida ama
Hala diş biliyordu hayat ona
Kızgındı kangrenli ayaklarına
Resmini yapıp astı duvarına
Uçmak için kollarım var
Size ihtiyacım yok diye haykırdı
Bir daha gelmemeyi umut etti
Ve Frida öldü…
Gönül Dilek
***
Frida Kahlo; çalkantılı özel hayatı, karanlık resimleri ve renkli kıyafetleri ile her zaman bir ressamdan daha fazlası olarak yaşadı. Şahsına münhasır tarzı ile ölümünden sonra bile herkesi etkilemeye devam eden, dünya üzerindeki ender isimlerden biri oldu.
Kocası Diego Rivera, Frida’yla özdeşleşen kıyafetleri dünyayla paylaşmayı reddetti. Frida’nın Meksika’daki evinde, banyoya kilitlenen dolabın kendi ölümünden 15 yıl sonra açılmasını vasiyet etti. Rivera, Frida’dan sadece 3 sene sonra hayata gözlerini yummuş olsa da, kıyafetler tam 50 yıl boyunca dolaptan çıkarılmadı.
Frida Kahlo'nun müze olan ve Casa Azul adı verilen evi, 24 saatliğine online erişime açıldı. Orijinal adı La Casa Azul (Mavi Ev) olan müze 36 derece sanal turla gezilebiliyor
Dünyaca ünlü Meksikalı ressam Frida Kahlo'nun özel eşyalarını ve anılarını barındıran “La Casa Azul” (Mavi Ev) adlı müze, sanal ziyarete açıldı. Her gün yüzlerce turistin akın ettiği ve Koronavirüs salgını nedeniyle şu an için kapalı olan La Casa Azul, sanal tur kapsamında dün itibarıyla kapılarını açtı. Müzede 360 derece sanal tur yaparak her yeri gezmek mümkün.
1958’den bu yana müze olan Frida Kahlo'nun evi, Frida’nın hayatına ve tarihin önemli anlarına tanıklık etmesi bakımından büyük önem taşıyor
Frida’nın Long Live Life, Frida and the Caesarian Operation, Portrait of My Father Wilhelm Kahlo gibi önemli eserlerinin yer aldığı müzede, ressamın kıyafetleri, koltuk değnekleri, korseleri ve ilaçları da bulunuyor.
Troçki gibi önemli misafirlerini Diego’yla birlikte ağırladıkları mutfak da müzenin içinde yer alıyor.
Müzedeki 22 bin belge, 6 bin 500 fotoğraf, dergi ve süreli yayınlar, kitaplar, düzinelerce çizim, kişisel eşyalar, kıyafetler, oyuncaklar, Frida ve Diego’nun hayatına dair ipuçları veriyor.
Müze, 360 derece sanal turla gezintiye açıldı. Bu Ünlü ressamın müze olan evini; aşağıdaki linki kopyalayıp arama moturuna yapıştırarak gezmek mümkün.
https://www.recorridosvirtuales.com/frida_kahlo/museo_frida_kahlo.html
Hoşça kalın.