Hani meşhur bir demokrasi tanımlaması vardır
Demokrasi bir masadır
Bir ayağı yasama
Bir ayağı yargı
Bir ayağı yürütme
Ve en önemli dördüncü ayağı ise medya ya da basındır!
Bizde şimdi demokrasinin bu ayakları kaldı mı derseniz?
Yeni yapılanma ile nihayet bu durumu da kendimize, bir güzel uydurmuş olduk
Demokrasimiz masadan, yer sofrasına yani bizim gelenek göreneklerimize göre evrim geçirip, adapte oldu…
Yere çöküp, etrafından çalakaşık, yeriz artık!
Medya ise tam bir uykuda
Sanki sahura zorla kaldırılmış ve uykusunu açamamış çocuk gibi
Oturduğu yerde uyukluyor
Arada bir birileri dürtüklemese, gözünü bile açmaya niyeti yok!
Bir ülkede medya uyursa, ülke insanının, derin uykuya dalmasını da yadırgamamak gerekir.
Yer sofrası yuvarlak oturuşla, demokrasinin de doğasına uygun bir durumdur!
Bu nedenle hep birlikte tempo tutup medyayı uyandırmamız gerekmez mi?
Elbette gerekir
Ancak bilmediğimiz bir konu var
Medya gerçekten uyuyor mu?
Yoksa
Uyuyor gibi mi yapıyor?
İşte işin sırrı burada!
Hani anneler çocuklarını uyutmak için onların yanına uzanıp, yalancıktan gözlerini kapatıp, uyur taklidi yaparlar ya, bizim medyamızda, etrafta bu kadar gürültü patırtı olmasına karşın(!)uyanmadığına göre, kesin uyuyor gibi yapıp, milletinde uyumasını sağlıyor olmalı…
Bir ülkenin insanları uzun bir dönemdir, yaz ve kış bir saat erken kaldırılıp, uykulu gözlerle iş yerlerine gitmeleri sağlanırken, mahmur, muktedire medyun, medyamızın, börtü böceklere, GDO'lu gıdalara odaklanması, yumurtanın faydalarından bahsetmesi, ne muhteşem bir o kadar da iktidara yaranma durumdur!
Bir zamanlar faizler yüksek diyenleri manşetlerde büyük puntolarla yer veren medya, her nedense tasarruf sahibinden kesilen stopaj vergisi ile yatırdığı ana parasından bile devletin tırtıkladığını neden tartışmaz?
Güya yeni, aslında kemikleşmiş 22 yıllık yönetim ortada iken suskun kalmak ne menem bir çelişkidir?
Çünkü bunlar milleti uykusundan uyandıran konulardır, zinhar uzak durmak gerekir…
Maazallah ya gözler açılırsa?
En iyisi gene hop diye gündeme getirilen depremdir!
99 büyük depremi sonrasındaki güney Anadolu depremi hataları ortada dururken bunlar gene fayları konuşur oldular…
Neden?
Sakın ola ki binalardan bahsetmeyin, çünkü o zaman 1999 da yaşanan büyük körfez depreminden sonraki betonlaşma, köprüler ve katlanarak artan nüfus artışları ortaya çıkacak, olası toplanma için ayrılmış, yeşil alanların bile yapılarla doldurulduğu görülürse ne olacak?
Uykularımız kaçar, gözlerimiz fal taşı gibi açılır maazallah…
En iyisi gene fayları tartışmak değil mi?
Hadi hep birlikte ninnimizi söyleyelim o zaman;
Afrika kıtası magma üzerinden Sina yarımadasını itekliyor
Sina yarımadası ise Majör Asya’yı dürtüyor…
Hali ile Majör Asya da bizi yani minör Asya, Anadolu’yu, Yunanistan’a ve Avrupa'ya yılda 2,5 cm itiyor!
Buda kuzey güney Anadolu fay hatlarını tetikliyor ya da üzerinde gerilimi biriktiriyor…
Ne diyelim?
Uyuyup da büyüsün maşallah
Tıpış, tıpış yürürüz inşallah...
Her şerrin bir hayrı vardır derler ya biz de gene işin olumlu yanını görelim mi?
AB bizi üye yapmasa bile, biz yılda 2,5 cm ilerleme ile ileride ve mutlaka Avrupa ile birleşmiş olacağız…
Sözün özü;
Medyası uyurgezer olan bir ülkede, yaşanabilecek daha büyük bir felaket beklemek, tam anlamı ile gaflettir!
Hala deprem bölgesinde yurttaşların yaşadıklarını duyan gören var mı?
FACEBOOK YORUMLAR