Ne alaka gündem mi yok demeyin inanın gündemlerden birisi de bu. Evet aşağıdaki
yazıyı 2009 yılında yazdım aradan yıllar geçse de değişmiyor, değiştirilemiyor ve bazı
uygulamalar daha da ağırlaşarak devam ediyor, edecek gibi de görünüyor.
“Peçeye evet, Şapkaya hayır!” başlığıyla Sedef Kabaş’ın Havaalanında yıllar önce
yaşadıklarımla nasıl da örtüşüyor bilin istedim.
Kara Çarşafın Faydaları!
Geçen yıl bir iş nedeniyle gittiğim Ankara’dan akşam saatlerinde, İstanbul’a dönmek
üzere Esenboğa Havaalanındaydım. Girişteki x-ray cihazından tüm insanlar gibi
üzerimdeki pardösü, ceket, kemer ve hatta çizmelerimi de çıkararak geçtim.
İşlerim erken bittiğinden, ilk kalkan uçakta yer varsa İstanbul’a bir an önce
dönebilirim düşüncesiyle erkenden havaalanında oldum. Ne yazık ki tüm uçaklar doluydu.
Üstelik bineceğim uçağın rötar yapacağını ve bir buçuk saat geç kalkacağını
öğrendiğimde güzelim havada ve bu kadar eziyetle içeri girmiş olduğuma pişman
oldum. Benim gibi pişman olan oyuncu arkadaşım Nur Sürer’e rastladım. İçeri
girerken yaşadığımız eziyeti yeniden yaşamayı göze alarak, soluklanmaya (ne yalan
söyleyeyim sigara içmeye) salonun dışına çıktık.
Bir müddet dışarıda oyalandıktan sonra, soyunup, dökünme işlemlerini tekrarladık.
Fakat görevli Nur’un çantasını bir kez daha araçtan geçirmesini ve içini boşaltmasını
istedi. Nur’un çantasından sinyal geliyormuş. Soyunup dökünmemiz yetmedi,
‘Çantanızın içinde tığa benzeyen kesici veya delici bir alet mi var?’ sorusuyla şaşırdık
açıkçası. Çıka çıka çantanın içinden kadının tırnak törpüsü çıktı. (Kesici ve delici alet
yani…)
Tam bu sırada arkamızda sadece gözleri açıkta kalan, kara çarşaflı bir kadın (tahmin
ediyorum) hiç istifini bozmadan, yani bizler gibi soyunup dökünmeden x- ray cihazına
girdi.
Cihazdan çıkan seslerle orada bulunan herkes gibi, ben de irkildim. İrkilmekte haklıyız ertesi gün 1 Mayıs... Birkaç gün önce Bilkent Üniversitesi’nde iki tane canlı bomba yakalanmış. Polis memuru kadına üzerindekileri çıkarmasını, araması gerektiğini söylese de, kadın oralı olmuyordu.
“Amirim, amirim bu hem ötüyor, hem soyunmuyor, hem de aratmıyor!” diye seslenen
polis memurunun yüzünde “Dokunulmaz kara çarşafın” çaresizliğini gördüm.
Bu cihazlardan geçerken uğradığı muamelelerden bıkmış biri olarak, bu durum aklıma
cin bir fikir düşürdü. Bundan böyle tüm arama cihazlarında kullanmak üzere, çantamda daima kara çarşaf bulunduracağım. Cihaza yaklaşırken üzerime geçireceğim, cihazı geçince de çıkaracağım. Bunun zahmeti daha az. Cihazlardan geçerken soyunmaktan bıkmış herkese öneririm.
Bu da Kadının U(yanık) Hali Anekdot: Bir edebî eserde anlatılan olayın başlı başına ayrı bir bütünlük gösteren parçasıdır. Kısa öykü, fıkra, menkıbe anlamları da taşır. Fransızcadan dilimize geçmiştir. (anecdote) Not: Bu yazı Hürriyet Aile için 2009 yılında yazıldı.
Ben bu yazıyı göndereceğim anlarda Derya Sayın yanımdaydı “bu yazıya bir vinyet çakalım da havan olsun” demişti canım. Yazımın Vinyetini çok sevgili dostum, inanılmaz çizgilerin ustası Derya Sayın Çizdi.
FACEBOOK YORUMLAR