Dr. Mustafa TORUN

Dr. Mustafa TORUN

[email protected]

Her Bayram Geldiğinde hüzünlenirim..

29 Mart 2025 - 22:21

“Bayram Gelmiş Neyime (Aman Aman Garibem) 
Kan Damlar Yüreğime (Anam Anam Garibem) 
Yaralarım Sızlıyor (Aman Aman Garibem) 
Doktor Benim Neyime (Anam Anam Garibem)” 

Geçmişini bilmeyen geleceğine yön veremez derler. Aynen öyle…

Öncelikle Osmanlı'nın zor günlerini unutmayalım derim…

Kaybettikçe Osmanlı çürüyordu. Tıpkı bügünlerdeki iktidarın çürüdüğü gibi…

16 Mayıs 1916'da “Büyük Britanya ve Fransa'nın” yaptığı gizli anlaşma olan “Sykes-Picot” antlaşmasını daha sonra Çarlık Rusya’nın da onaylamasıyla, Osmanlı İmparatorluğunun sahip olduğu Asya topraklarının paylaşılmasıyla yaşama geçirilmiştir…

Bu anlaşma ile; İngilizler kendilerine  bırakılan Bağdat, Musul, Kerkük ve Arap Yarımadasında bulunan Filistin topraklarında büyük bir Arap devleti kurmayı amaçlayan “Arap milliyetçisi
Mekke Emiri Şerif Hüseyin’i”5 Osmanlı'ya karşı ayaklandırmıştı…

1916’da “Kut’ül-Amare'deki” ilk savaşta yenilen ve büyük bir hezimete uğrayan bu ittifak, kısa bir süre sonra Kut’ül Amare’ye ikinci bir saldırı başlatarak, Bağdat'a kadar olan toprakları ele geçirdiklerini unutmayalım… 

Osmanlı resmen yenilmişti…

Birinci Paylaşım Savaşı olan “Yağma Savaşı” zaten Osmanlı İmparatorluğunu parçalamayı amaçlıyordu... 

Bu amacı emperyalistler göz göre göre gerçekleştirmiştir…

Zayıflayan Osmanlı yöneticileri  direnemeyip, maalesef teslim olma yolunu seçmişlerdir...

Parçalanma sürecini doğru değerlendiren ve parçalanmış bir imparatorluktan yeni bir devlet çıkartmayı planlayan Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşlarının emperyalist saldırıları defettiiğini altını çizerek gelecek nesillere aktaralım…

Kurtuluş ve Kuruluş sürecine önderlik ettiler ve yönetim tarzı olan Halkın kendini yönetme biçimi olan Cumhuriyeti ilan ettiler…

Böylece Cumhuriyet “Kulluktan, özgür yurttaş sürecine geçişin” başlangıcı olmuştur…

Büyük bir eğitim, kültür, sanat  ve sanayileşme sürecini başlattılar…

Köy Enstitülerinin Türkiye halkının aydınlanma motoru konumuna geldiğini görüyoruz…

Ülke demirağlarla örülmüştür…

Milli iktisat politikalarına duyulan ihtiyaç, “Milli Burjuvazinin ” devlet eliyle oluşturulmasını gerekli kılmıştı…

Ekonomide planlama uygulaması, Sovyetler Birliğinden sonra ilk uygulayan ülke olmamızı sağlamıştı…

Kültür ve sanat girişimleri aynı zamanda modernleşme ve aydınlanmanın da öncüsüydü…

‌Cumhuriyet'in bu kadar olumlu gelişmeleri yanında elbette eksiklikleri de vardı. onlara da değinmeden geçemeyeceğiz…

Biliyorsunuz Cumhuriyet ‘in  ilanını izleyen yıllarda, “1929 Büyük Ekonomik Krizi” yaşanmaya başlamıştır…

‌Ekonomik Kriz, ekonomide devletleşme ve siyasette merkezileşme eğilimlerini güçlendirmiştir…

İç dinamikler ve uluslararası koşullar toplumsal örgütlenme ve özgürlükleri engelleyen uygulamalar doğurmuştur…

Toprak Ağalığının tasfiye edilememesi, hatta önemsenmesi; bugünlere yansıyan “Kürt Sorununu” çözmeye engel olmuştur…

‌İlerleyen süreçte(1950'lerde) ABD ile geliştirilen ilişkiler; siyasi ve ekonomik bağımsızlığımızı zedelemiştir…

Aydınlanma ve toplumsal gelişmenin önüne zamanla set çekildiğini görüyoruz... 

Bu süreçte Köy Enstitülerinin kapatılma sürecine girdiğinin özellikle altını çizelim…

‌Cumhuriyet kazanımları adım adım çeşitli sağ iktidarlar tarafından tırpanlanmıştır…

Günümüze gelene kadar, “Yeni Dünya Düzenine” bağımlılığımız  artmıştır… 

Neoliberal politikalar; başta sağlık, eğitim, kültür sanat ve sanayide büyük altüst oluşlara neden olmuştur…

Bu nedenle ‌bugün inadına Cumhuriyet ve kazanımlarını savunmak  zorundayız. Bu bir görevdir… 

Koşullar bu büyük kazanımları savunmanın ötesinde daha da geliştirme görevini önümüze koymuştur...

Bunun için siyasal anlamda büyük ittifaklara, “Antifaşist Cepheyi Genişletme” ihtiyacımız olduğu gün gibi ortadadır…

‌Toplum olarak Cumhuriyet küskünlerini kazanmak ve toplumsal dokumuzu geliştirip , bütünleştirmek zorundayız…

Kardeşliğimizi geliştirip, örgütlenme ve toplumsal gelişme sürecini devam ettirmeliyiz. Siyasal bağımsızlığımızın önemi gün geçtikçe artmaktadır…
‌ 
Elbette Ekonomik Bağımsızlığımız çok önemli olup, siyasal bağımsızlığımızın temel dinamiğidir. Bu ikili ayrılmaz ikiz kardeştir…

Emekten ve yoksul halkımızdan yana bir paylaşım rotasına girmemiz şarttır. Bu  bilinçte olmamız gerektiğinin altını özellikle çizelim...

‌Sözümüzü sevdiğimiz bir cümle ile bitirelim..
Sevgi ve barış emektir. Emek ve barış örgūtlenmektir…

Sevgilerimle…

Bayramınız Kutlu Olsun.

Dr. Mustafa Torun

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum