Bir önceki yazımda dünyada ve ülkemizde saldırganlık oranlarında bir artış olduğunu yazmıştım. Saldırganlığın ilacı olarak atılganlığı görebiliriz. Öncelikle nedir atılganlık sorusuna cevap vermek gerekir. Konuya biraz psikolojinin veya davranış biliminin penceresinden bakmaya çalışacağım. Kısa tanımlar ve açıklamalarla konuyu açıklarsak, önce atılganlığa sağlıklı iletişimin anahtarı olarak bakmalıyız.
Atılganlık: Sağlıklı İletişimin Anahtarı
Kendinizi ifade ederken hangi yolu seçiyorsunuz? Düşüncelerinizi dile getirmekten çekinir misiniz, yoksa bazen farkında olmadan kırıcı mı olursunuz? Oysa bu iki uç noktanın arasında bir denge var: Atılganlık, bireyin haklarını savunurken başkalarının haklarına saygı gösterdiği dengeli bir davranış biçimi olarak tanımlanır.
Bu kavram ilk kez Wolpe ve Lazarus (1966) tarafından tanımlanmış, daha sonra Alberti ve Emmons (2002) gibi isimler tarafından geliştirilmiştir. Atılgan birey, duygularını açıkça ifade edebilirken, bunu dürüst ve saygılı bir şekilde yapar. Kısaca, atılganlık bireyin kendine güvenli, ancak karşısındakine duyarlı bir iletişim becerisidir.
Atılganlığın Önemi ve Temel Özellikleri
Atılganlık, sosyal gelişimin temel taşlarından biridir ve insan ilişkilerinde sağlıklı bir iletişim kurmanın vazgeçilmez bir unsuru olarak görülür. Voltan (1980), bu özelliğin çekingenlik ve saldırganlık arasında bir denge noktası olduğunu ifade eder. Çekingen bir birey, kendini ifade etmekte zorlanır ve haklarına sahip çıkamazken; saldırgan bir birey, başkalarının haklarını ihlal ederek iletişim kurar. Atılganlık ise bu iki uç davranış arasında sağlıklı bir köprüdür.
Atılgan davranış, kişisel hakları savunmayı, duyguları ifade etmeyi ve ilişkileri güçlendirmeyi içerir. Bu davranış biçimi; dürüstlük, açık iletişim ve başkalarının haklarına saygı gibi temel unsurlar üzerine kuruludur. Ayrıca, göz teması, ses tonu ve beden dili gibi sözel olmayan iletişim araçlarını da etkili bir şekilde kullanmayı gerektirir.
Atılganlığı Etkileyen Faktörler
Atılganlık düzeyimiz, kişisel özelliklerimizin yanı sıra toplumsal ve kültürel etkenlerden de etkilenir. Geleneksel toplumlarda, bireycilik yerine itaatin ve uyumun teşvik edilmesi, atılganlık becerilerinin gelişimini zorlaştırabilir. Özellikle erkek egemen toplumlarda kadınlardan daha boyun eğici davranışlar beklenmesi, onların kendilerini ifade etmelerini engelleyebilir. Ancak günümüzde bu dinamiklerin değişmekte olduğunu görmek umut verici.
Bireysel düzeyde, üniversite öğrencileri gibi genç bireylerin, kimlik arayışı içinde oldukları dönemde, atılganlık becerilerinde zorluklar yaşadıkları gözlemlenmiştir. Sosyo-kültürel ortamların farklılaşması ve ilişkilerde yaşanan güvensizlikler, bu becerilerin gelişimini olumsuz etkileyebilir.
Atılganlığın Uygulama Yöntemleri
Atılganlık, öğrenilebilir ve geliştirilebilir bir beceridir. Temel atılganlık, düşüncelerinizi ve duygularınızı açık ve net bir şekilde ifade etmeyi içerir. Örneğin, "Ben bu konuda farklı düşünüyorum" gibi bir cümleyle başlayarak görüşlerinizi dile getirebilirsiniz. Empatik atılganlık ise, karşınızdaki kişinin duygularını anlamaya çalışırken kendi haklarınızı savunmayı içerir. Örneğin, "Seni meşgul ettiğimin farkındayım, ancak bu konunun benim için önemli olduğunu belirtmek istiyorum" diyebilirsiniz.
Ayrıca "Ben dili" kullanarak, suçlayıcı bir tavır sergilemeden duygularınızı ifade edebilirsiniz. Örneğin, "Sen hiçbir şey yapmıyorsun" demek yerine, "Senin desteğine ihtiyacım var" demek daha yapıcı bir iletişim kurar.
Atılganlığın Sözel ve Sözel Olmayan Öğeleri
Atılganlık yalnızca sözel ifadelerle sınırlı değildir. Göz teması, beden duruşu, el hareketleri ve ses tonu gibi sözel olmayan unsurlar da etkili iletişimde kritik bir rol oynar. Örneğin, konuşurken karşınızdaki kişiyle göz teması kurmak, sözlerinizi destekleyen beden dili kullanmak, mesajınızın daha etkili olmasını sağlar.
Sonuç olarak kendinizi ifade etmekten çekinmeyin. Atılganlık, yalnızca bir iletişim becerisi değil, aynı zamanda kendimize ve başkalarına duyduğumuz saygının bir ifadesidir. Hem bireysel ilişkilerimizi geliştirmek hem de toplumsal iletişim kalitemizi artırmak için bu beceriyi öğrenmeye ve uygulamaya değer. Unutmayın, kendinizi ifade etmek bir ayrıcalık değil, hakkınızdır.
FACEBOOK YORUMLAR