Praq garına giren tren geldi, sıkı sıkı sarılıp vedalaştık, trende hiç sorun olmadı, yataklı farkını verip uyuyarak Varşova treninde yolculuk ettim. Klasik, sınırda pasaport kontrolü, görevli memurlar yabancı dil olarak Almanca biliyorlar, ben de İngilizce Almanca karışımı bildiğim 3-5 kelime ile yanıt vermeye çalışıyorum. Orada da günde 50 DM(alman markı) bozdurma zorunluluğu var. Parayı nerede bozdurduğumu hatırlamıyorum. Otelde de bozdurmuş olabilirim.
Varşova karlar altında. Pamuk gibi, en az yarım metre, taze yağmış kar. Yerde tek görünen tramvayların yolundaki siyah-gri zemin. Ya tramvaylar gidip gelirken açmış o yolu, ya da tramvaylar için çalışanlar açmış yolu. İstasyondan pek de uzak olmayan bir yerde büyük beyaz bir otele geldim. Almatur isimli Polonya gençlik örgütünün Türkiye turlarını yaparken tanıştığım, çok iyi arkadaş olduğumuz benim yaşlarıma yakın ya da 3-5 yaş daha genç tanıdığım Polonyalılar var.
Onlardan birisinin önerdiği bir otel olması nedeniyle o otele gidip yerleştim. Tren sabah erken varıyor ama oteller erken giriş için zorluk çıkartmıyorlardı. 40 yıl sonra Varşova’da tren istasyonu yakınında o büyük oteli görüp bulmaya çalıştım ama her şey çok değişmişti. Tren istasyonu yerindeydi ama o bile değişmiş, büyütülmüştü. Tek değişmeyen Stalin döneninde yapılan, benzerlerini Moskova’da göreceğiniz açık kahverengi renklii,237 mt. yüksekliğinde, Polonya’nın en yüksek binasıydı.
Otele yerleştim, arkadaşlarımdan birisini aradım, öğleyin otelde buluştuk.4-5 arkadaşımız daha geldi öğle vakti ve beni yemeğe götürdüler. Otel parasını vermiştim ama cebimde pek de para kalmamıştı. Bir dolar (belki de 1 DM) 13 Zloti idi. Otelin geceliği yaklaşık 40 dolar civarında idi. Arkadaşlarımdan birisi para bozduracaksam karaborsada 1 dolar ya da DM 113 Zloti , dışarıda bozduralım! dedi. Beraber bir yere gittik, 50 Dm verdim, bir tomar parayı, beş bin beş yüz Zlotiden fazla verdi bana adam.
Parayı sayma olanağım da yok ama arkadaşım tamam ! dedi. Ne de olsa karaborsa işleri olduğu için polise de yakalanmak istemiyorlar doğal olarak. Paltomun cebi para dolu. Yemeğe gittik, bana para ödetmediler. Bir bira 3-5 zloti civarında ise, düşünün cebimdeki paranın değerini.
Otele döndük, onlar evlerine ya da işlerine döndüler, ben arkadaşlarımdan birisiyle Almatur’un ofisine gidip pek de iyi tanımadığım müdürü ile görüştüm. Genç bir adamdı, Almatur olarak programlarını bu yıl değiştirdiklerini, Türkiye turlarını bu yıl yapmayacaklarını söyledi. Artık ezberlemiştim. Söyleyecek bir şey yoktu. Politik olarak Varşova paktı üyeleri böyle bir karar almıştı ve emir demiri keserdi!
Almatur ofisinden elim boş çıktık. Yolda öyle güzel pamuk gibi bir kar yağışı vardı ki, siyah paltom ve başımdaki şapka bembeyaz olmuştu. Kısa sürede. Hava pek de soğuk değildi. O anlar aklımda yıllar geçse de şahane bir tablo gibi kalmış demek ki.
Akşam daha kalabalık bir arkadaş grubuyla beraber yemek yiyecektik. Her halde 16-17 kişiydik. Ben hepsini farklı tarihlerde gelen gruplardan tanıyorum ama onlar birbirlerini tanımıyorlardı. Üçlü beşli gruplar halindelerdi ama herkesi toplayan bendim. Bir kaçı hariç çoğu güzel İngilizce konuşuyorlardı. Neredeyse hepsi üniversite öğrencisi ya da 3-5 yıl önce bitirmişlerdi okullarını. Güzel bir lokantada çok keyifli bir yemek yedik.
Şarkı söyleyen müzisyenlerin olduğu bir lokantaydı. Güzel biralar ve şaraplar içtik. Bu sefer parayı ben ödeyeyim dedim arkadaşıma, ama ne mümkün. Toplam gelen hesap 300 kronu bulmuyordu. O kadar kişi yedik içtik eğlendik, karaborsa Zloti hesabıyla 3 dolar bile değildi. Neyse ,ben arkadaşıma 50 zloti verdim de ilk kez para harcamış oldum. Yemekten sonra bir kısım arkadaşlarla vedalaşıp kalan 4 kişi ile otele döndük. Orada da yine bir şeyler içtik, hesap 60 Zloti. Ertesi sabah Varş…
Varşova karlar altında. Pamuk gibi, en az yarım metre, taze yağmış kar. Yerde tek görünen tramvayların yolundaki siyah-gri zemin. Ya tramvaylar gidip gelirken açmış o yolu, ya da tramvaylar için çalışanlar açmış yolu. İstasyondan pek de uzak olmayan bir yerde büyük beyaz bir otele geldim. Almatur isimli Polonya gençlik örgütünün Türkiye turlarını yaparken tanıştığım, çok iyi arkadaş olduğumuz benim yaşlarıma yakın ya da 3-5 yaş daha genç tanıdığım Polonyalılar var.
Onlardan birisinin önerdiği bir otel olması nedeniyle o otele gidip yerleştim. Tren sabah erken varıyor ama oteller erken giriş için zorluk çıkartmıyorlardı. 40 yıl sonra Varşova’da tren istasyonu yakınında o büyük oteli görüp bulmaya çalıştım ama her şey çok değişmişti. Tren istasyonu yerindeydi ama o bile değişmiş, büyütülmüştü. Tek değişmeyen Stalin döneninde yapılan, benzerlerini Moskova’da göreceğiniz açık kahverengi renklii,237 mt. yüksekliğinde, Polonya’nın en yüksek binasıydı.
Otele yerleştim, arkadaşlarımdan birisini aradım, öğleyin otelde buluştuk.4-5 arkadaşımız daha geldi öğle vakti ve beni yemeğe götürdüler. Otel parasını vermiştim ama cebimde pek de para kalmamıştı. Bir dolar (belki de 1 DM) 13 Zloti idi. Otelin geceliği yaklaşık 40 dolar civarında idi. Arkadaşlarımdan birisi para bozduracaksam karaborsada 1 dolar ya da DM 113 Zloti , dışarıda bozduralım! dedi. Beraber bir yere gittik, 50 Dm verdim, bir tomar parayı, beş bin beş yüz Zlotiden fazla verdi bana adam.
Parayı sayma olanağım da yok ama arkadaşım tamam ! dedi. Ne de olsa karaborsa işleri olduğu için polise de yakalanmak istemiyorlar doğal olarak. Paltomun cebi para dolu. Yemeğe gittik, bana para ödetmediler. Bir bira 3-5 zloti civarında ise, düşünün cebimdeki paranın değerini.
Otele döndük, onlar evlerine ya da işlerine döndüler, ben arkadaşlarımdan birisiyle Almatur’un ofisine gidip pek de iyi tanımadığım müdürü ile görüştüm. Genç bir adamdı, Almatur olarak programlarını bu yıl değiştirdiklerini, Türkiye turlarını bu yıl yapmayacaklarını söyledi. Artık ezberlemiştim. Söyleyecek bir şey yoktu. Politik olarak Varşova paktı üyeleri böyle bir karar almıştı ve emir demiri keserdi!
Almatur ofisinden elim boş çıktık. Yolda öyle güzel pamuk gibi bir kar yağışı vardı ki, siyah paltom ve başımdaki şapka bembeyaz olmuştu. Kısa sürede. Hava pek de soğuk değildi. O anlar aklımda yıllar geçse de şahane bir tablo gibi kalmış demek ki.
Akşam daha kalabalık bir arkadaş grubuyla beraber yemek yiyecektik. Her halde 16-17 kişiydik. Ben hepsini farklı tarihlerde gelen gruplardan tanıyorum ama onlar birbirlerini tanımıyorlardı. Üçlü beşli gruplar halindelerdi ama herkesi toplayan bendim. Bir kaçı hariç çoğu güzel İngilizce konuşuyorlardı. Neredeyse hepsi üniversite öğrencisi ya da 3-5 yıl önce bitirmişlerdi okullarını. Güzel bir lokantada çok keyifli bir yemek yedik.
Şarkı söyleyen müzisyenlerin olduğu bir lokantaydı. Güzel biralar ve şaraplar içtik. Bu sefer parayı ben ödeyeyim dedim arkadaşıma, ama ne mümkün. Toplam gelen hesap 300 kronu bulmuyordu. O kadar kişi yedik içtik eğlendik, karaborsa Zloti hesabıyla 3 dolar bile değildi. Neyse ,ben arkadaşıma 50 zloti verdim de ilk kez para harcamış oldum. Yemekten sonra bir kısım arkadaşlarla vedalaşıp kalan 4 kişi ile otele döndük. Orada da yine bir şeyler içtik, hesap 60 Zloti. Ertesi sabah Varş…
FACEBOOK YORUMLAR