Festivalleri Kapatarak Müziği Susturamazsınız

AKPARTİ iktidarının aktif olarak göreve geldiği tarihten itibaren, siyasi ve kültürel yaklaşımlarından ötürü muhafazakar yapının desteklenmesi mantığını benimsemelerinden ötürü, pek çok ilde meyhane, bar vb. oluşumların belirli ilçelere sabitlendiğini muhtemelen hepimiz biliyoruz. Amaç, alkollü içki tüketimini azaltmak ve belirli noktalarda kontrol altına almaktı. Bununla ilgili sektörel anlamda büyük zorluklar yaratıldı, büyük cezalar verildi. Hem mekan sahipleri hem de buralara eğlenmeye giden insanlar bilinçli olarak cezalandırıldı. İnsanların bu mekanlardan uzaklaşmaları için her türlü yaptırım denendi. Alkollü içkilere büyük vergiler getirildi, sigara yasağı ile insanların öözgürlükleri kısıtlandı. Mekan vergileri katlanarak arttı.
Peki sonunda ne oldu? Bugün, artık en muhafazakar kabul edilen mahallelerde dahi, birkaç sote alan, birkaç kişinin bir araya gelebileceği bir alan varsa, buralar insanların içkilerini alıp beraber sohbet ettikleri merdiven altı yerler haline dönüştü. Artık İstanbul'da pek çok caminin etrafında, sote yerlerde insanlar arabaları bir araya getirerek müziklerini açıp, içkilerini içiyorlar. Bu durumda siz, içki yasağı koyarak, mahallelerde insanların alkol de alarak sosyalleşebilecekleri alanları kapatarak içki tüketimini azaltmış mı oldunuz, yoksa bunu o kapalı mekanlardan çıkararak (hiç istemediğiniz halde) halkın ortasına mı saldınız?
Ayrıca bu mekanları direkt olarak denetleme imkanına sahiptiniz. Belirli içkileri faturaları ve irsaliyeleri ile görebiliyor ve vergi, sağlık vb. konuları kontrol edebiliyordunuz. Ya şimdi? İnsanlar alkolünü evde üretiyor ve bunu her mahallenin köşe başında bir araya gelerek tüketiyor. Vergi de alamıyor, kontrol de edemiyorsunuz. Yani bu mühendislik burada sınıfta kaldı.
Bu konuyu festivallere ve müziğe de uyarlayalım. Bugün, mevcut siyasi, dini ve kültürel görüşleriniz paralelinde festivalleri, sanatı ve müziği yasakladığınızda, artık günden güne artan lokal, kontrolsüz sanat grubu ve çalışmasıyla karşılaşırsınız. Siz festivali yasaklarsınız, yarın adam evinin bahçesinde bu festivalin benzerini gerçekleştirir. Siz müziği yasaklarsınız, yarın bir bakmışsınız ki tüm sanat üreticileri, sanatçılar ve solistler uluslararası şirketler üzerinden dünyaya yayın yapıyor. Bu sistem de diğer sistemler gibi sonuçsuz kalacaktır. Bu beyhude uğraş ancak zaman kaybı olur. Ya insanların özgürlüklerini geri verin ya da ne kadar şekillendirmeye çalışsanız da karşılığı beklediğiniz gibi olmayacak bir kitlenin vereceği cevaplara hazır olun. Günümüz genç kitlesi, özgürlükleri adına geleneksel ve alışılmış yaklaşımlarla hareket etmiyorlar. Suyun yolunun kesilemeyeceğini bilirler. Bu nedenle siz beton duvarlarla müziği yasaklasanız dahi, ses o duvarları aşar ve birilerinin kalbine girer.
Bu mühendislik çalışmanızın da kısa bir süre sonra sonuçsuz kalacağını umarım sizler de fark ediyor ve bu konuda özgürlükler adına olumlu belirli çalışmalar yapıyorsunuzdur.
Doç. Dr. Oğuzhan Uç