Türkiye yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 5,9 büyüdü. Elbette daralan dünya pazarında kulağa hoş geliyor. Ama eş zamanlı yapılan açıklamalara ve iş dünyasından gelen yaklaşımlara baktığımızda, meselenin çok da sağlıklı analiz edilmediğini söylemek mümkün.
İş dünyası ve elbette yine bildik isimler, bunun ne kadar önemli olduğunu söyledi ama büyümenin değil, sağlıklı büyümenin tartışmasına girmediler. Oysa üçüncü çeyrek büyümeyi analiz ettiğinizde tüketim ile büyüdüğümüzü görüyoruz.
Net ihracatın negatif katkı sunduğu 5,9 oranının detaylarına baktığımızda yüzde -2,6 ile net ihracatı ve yüzde – 3,2 ile stokları, büyümeyi aşağı çeken faktör olarak ortaya çıkıyor. Peki büyümeye ne katkı yapmış?
Yatırımlar en olumlu tarafı yüzde 3,4’lük bir olumlu etkisi görülüyor. Ama sorun yüzde 8,4’lük oranın tüketimden gelmesinde. Yani tüketim yoksa neredeyse geriye yüzde 0,1 kalıyor.
Tüketim meselesine baktığımızda ise hane halkı tüketimin yüzde 7,7 ile 5,9 büyüme rakamının mimari olduğunu ortaya çıkıyor. Bunun da dağılımına baktığınızda tüketim harcamalarında yüzde 11,2’lik artış var.
Tüketim miktarları denilseydi daha çok mal tükettiğimiz alamı çıkabilirdi. Fakat mesele harcamalar üzerinden kurgulandığına göre, temmuz, ağustos, eylül aylarını kapsayan dönemde ürün ve vergilere gelen zamların da bu oranı yukarı yönlü ittiği gözleniyor.
Yani aynı miktardaki ürüne daha çok para verdiğimiz için, bu harcamalarda artışa ve büyümeye neden olmuş olabilir. Velev ki tersi olsun. Orada da ithalatın yüzde 14,5 artması, tükettiysek de ithal mal aldık tezini güçlendiriyor.
Bu haliyle sağlıksız ekonomik fotoğrafımız iyi okunur ve buna yönelik bir eylem planı yapılırsa, durum değiştirilebilir. Fakat Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’ten gelen ilk yorum, okumanın da iyi olmadığı izlenimini veriyor.
Bakan Şimşek “Büyümede dengeli kompozisyona doğru yol alıyoruz” dedi. Bu ifadeyi, altını çizdiğim vurgularla birlikte okuduğunuzda sorulması gereken soru şu oluyor: Nasıl bir dengeli kompozisyon tanımınız var?
Ayrıca yine bir diğer değerlendirmesinde reel sektöre mesaj veren Şimşek, iç pazarın daralacağını ve ihracata yönelişin doğru bakış açısı olduğunu söyledi. Çin dahil herkesin bu dönemi iç pazar tüketimiyle atlatmaya çalıştığı bir uluslararası pazar gerçeği varken...
Elbette satabildiğimizi satalım, ama asıl iç piyasada firmaların öne çıkacağı ve tüketicinin bu anlamda korunarak ekonominin canlı tutulacağı bir eğilim içinde, bunun dahi çok doğru okunmadığı gözleniyor.
Netice itibariyle büyüdük mü, şiştik mi tartışılır. Ama gerçek olan şu: Obezite bir birey ne kadar sağlıklıysa bu büyüme oranı da o kadar nitelikli. Peki bu büyüme zamlarla veya tüketimle geldiyse, enflasyonun düşüş trendinde olduğunu nasıl iddia ediyoruz? Garip...
[email protected]
FACEBOOK YORUMLAR