Numan Kurtulmuş vatandaşın durumunu gördüklerini ve ekonomik sıkıntıların farkında olduklarını dile getirdi. Hatta durumu ‘muhalefet görüyor da biz görmüyormuşuz gibi bir algı haksızlık’ diyerek de netleştirdi.
İşte bu noktada itirazım olan temel bir konu var. Muhalefetin gördüğünü iktidarın görmesi değil, çözmesi lazım.
Geçim derdindeki insanlar sorunu dile getirdiğini abartı olarak nitelendirmek, işsizlikten yakınanları kötü niyetli olarak isimlendirmek, problem dile getireni ertesi gün tersine açıklama yapmaya zorlamak görmemekten daha büyük bir problem olduğunu gösteriyor.
Yani bir sorunu görüyorsanız kabul etmeniz ve ardından da çözüm yollarını açıklamanız lazım.
‘Biz gerekeni yapıyoruz’ dediğinizde günlük siyasette insanları ikna etme ihtimaliniz var. Ama söz konusu ekonomiyle mantıklı, ayağı yere basan, sorunları gerçekten çözmeye niyetli bir yol haritası açıklamanız gerekir.
Ekonomi, lafla peynir gemisinin yürümediği tek yerdir. Çünkü çok kısa sürede etkilerini ortaya koyar ve neyi yapıp yapmadığınızı, neyi görüp görmediğinizi hemen ortaya çıkarır.
Bu, söylemlerin karşılığını bulmadığının en net göstergesi son yapılan bir araştırmanın sonuçlarında da kendisini ifade ediyor. IPSOS’un yaptığı araştırmaya göre öncelikle vatandaş bir numaralı sorunun ekonomi olduğunu net bir biçimde ortaya koyuyor.
Daha önemlisi yetkiyi elinde bulunduranların gördüklerini söylemesinin bir anlamı olmadığını da gözler önüne seriyor. Bilmiyorum görürler mi ama, araştırmanın sonuçlarına göre ülkede yaşayanların sadece yüzde 6’sı kişisel ekonomisinin gelecekte daha iyi olacağını düşünüyor.
Çok geniş bir kesim, yani yüzde 81’lik bir dilim mevcut durumun iyi olmadığını düşünürken, insanların yüzde 57’si de gelecek aylarda kişisel ekonomisinin daha kötü olacağına inanıyor.
Bireylerin yüzde 54’ü son bir yıl içerisinde gelirlerinin önemli ölçüde azaldığını söylüyorsa, asgari ücreti 2 bin 825 TL’den 4 bin 250 TL’ye çıkarırken boşuna reklam yapıldı demektir.
Ekonominin, toplumun en önemli sorunu olarak ön plana çıktığı araştırmada, elektrik faturalarının resmen sorunu tanımlamanın vitrininde olduğu görülüyor. Bireylerin yüzde 55’i elektrik giderlerinin kendilerini zorladığını düşünüyorsa, varın mutfağı siz düşünün.
Netice itibariyle Numan Kurtulmuş ne derse desin, insanlar artık geçinemiyor noktasının ötesine geçti ve artık giderlerini karşılamakla ilgili şüphe duyuyor. Yetmiyor, kredi limitlerinin de uygulanan politika faizinin yüzde 20 üzerinde olması, ekonomi yönetiminin yaklaşımının da faiz politikasının da iflas ettiğini kanıtlıyor. Yani ihtiyaç kredisi alma ihtimalleri de yok. Hoş zaten kredi borcu 1 trilyon TL’yi aşmışken nasıl kullansın?
Bir dip not daha: Numan Kurtulmuş üretmekten başka çaremiz olmadığını dile getiriyor. Ben de altına imza atıyorum. Ama neden üretemiyoruz sorusunu neden sormadıklarını ve üretenlerin nasıl pişman edildiğini neden görmezden geldiklerini de merak ediyorum.
Sonuçta Türkiye’de ekonomi konuşuyorsak sadece laf kalabalığı işi çözmüyor. Ne demiş büyüklerimiz? Çok laf yalansız, çok para da haramsız olmaz. Ortada para kalmadığı açık; onu ayrıca tartışırız ama sadece lafın yetmediği de net bir biçimde gözüküyor.
[email protected]
FACEBOOK YORUMLAR