Asgari ücret görüşmelerinin üçüncü toplantısında TÜİK ilginç bir öneride bulundu. Enflasyondan işsizliğe kadar her bulgusu tartışmalı hale gelen kurum, bir işçinin geçim maliyetinin geçen yıla göre yüzde 5,4 arttığını söyledi.
Yanlış duymadınız yüzde 5,4... Kamu idaresi bile yeniden değerleme oranını yüzde 22,5 düzeyinde hesaplarken, doğalgazdan gıdaya, ulaşımdan konuta kadar her şeye fahiş zamlar gelmişken, sadece yüzde 5.4 yıpranmadan bahsetmek, gülünç olmanın ötesinde, dramatik bir tavırdır.
Zaten asgari ücret artışı açlık sınırı üzerinden yapılırken ve bu utanç Türkiye’ye yeterince yetmişken, bir de ülkenin resmi istatistik kurumunun insanlarla dalga geçer gibi, sadece yüzde 5,4’lük bir enflasyon yaşandığını söylemesini nereden tutacağız?
Adama çok şey sorarlar da, yanıt bulamayacağı için kimse tenezzül etmez. Bunun yerine geçinemeyen, zaten açlık sınırıyla mücadele eden insanlar, TÜİK’in cebine o yüzde 5.4 oranını koyar ve ‘bir daha görüşmeyelim’ der.
Bakın asgari ücretin vergi ve primlerindeki yük ortada. Oluşacak artışın işveren tarafından karşılanamayacağı da gün gibi açık. Ama hiç olmazsa dürüstçe ‘elimizdeki olanaklar bu’ tadında bir tartışma yapılmalı.
İşçi sendikaları deseniz zaten komikler... Ortaya koydukları rakamda, en azından söylem bazında yoksulluk sınırına bile atıfta bulunmaktan imtina ediyorlar. Sen bu vesile söyle, elbette verilemeyeceği açık. Ama en azından dikkat çek değil mi?
Yok, Türk-İş Başkanı, Bakan’a ne demişti? ‘Uzatmadık; çünkü sıkıntı çıkacaktı.’ Bence bu anlayış halen o masada devam ediyor. En azından gerçeklere uymasa da, verilemeyeceği bilinse de, bir ücret artışı talebi ortaya konulurken, yoksulluk sınırının çok uzağında olduğumuz söylense...
Ama sendikacı diye ortada dolananların, hatta pazarlık masasına oturanların buna bile cesareti yok. Neden? Aman kimseyi kızdırmayalım. Siz daha gerçekleri bile dile getiremiyorsanız, TÜİK de çıkar, böyle dalga geçer gibi, bir kişinin yaşam maliyetinin yüzde 5,4 oranında arttığını iddia eder.
Peki bu rakamı neden dile getirir? Yani gerçek olmadığını bile bile, yüzde 5’lik bir yıpranmadan neden söz edilir? Çünkü Bakan Albayrak, bundan böyle maaş artışlarında gerçekleşen enflasyonun değil, hedeflenen enflasyonun esas alınacağını açıklamıştı.
İşte TÜİK de gerçeklerden hızla uzaklaşmak pahasına, görevini yerine getirdi ve ‘aslında enflasyon yüzde 5,4’ demeye getirdi.
Hiç yüzünüz de kızarmıyor değil mi? Yazık; çok yazık. İnsanlara geçinecek kadar para verilemediği ve verilemeyeceği çok belli. Ama hiç olmazsa geçim derdinde aklını yitirmek üzere olan insanlarla dalga geçmeyin. Ayıptır...
FACEBOOK YORUMLAR