Çetin ÜNSALAN

Çetin ÜNSALAN

EKOPOLİTİK
[email protected]

Yerli yazılımın hayati rolü

23 Temmuz 2024 - 22:19

Tüm dünyada etkili olan mavi ekran adıyla simgeleşen güncelleme hatası, aslında dijitalleşen ekonominin, temelinde ne kadar hassas bir noktada olduğumuzu bir kez daha gösterdi. Her ne kadar siber saldırı olmadığı açıklanmış olsa da, bu meselenin siber güvenlik adına hassasiyeti gözler önüne serdiği çok açık.

Bu işin bir boyutu… Diğer tarafta ortada bir siber saldırı olmasa bile, ülkeler arasında olası sıkıntıların hangi noktalara kadar birbirini bloke edebileceğini test etmesi açısından da önemli bulgular ortaya koyduğunu görmek gerekir.

Dijitalleşen bir ekonominin, herkesin kurallara uygun olarak hareket edeceği savı üzerine güvenli kılınması son derece romantik bir yaklaşım olur. Bu nedenle entegrasyona açık olmakla birlikte, bu ilişkinin güçler dengesi üzerinden yönetilmesi gerektiği de bir kez daha gözüküyor.

Yaşanan olaydan sonra, bilişim sektörünün derneklerinin ve Hizmet İhracatçıları Birliği’nin ortak yaptığı açıklama ve çağrı göz ardı edilmemelidir. Çağrıda yerli yazılımın önemine dikkat çekilirken, tercihlerin de bu yönde kullanılması gerektiğine dair bir çağrı yapıldı.

Bazıları bu kadar globalleşen ve dijitalleşen bir ekonomide bunun gerçekçi olmadığını düşünecektir. Hemen sağlamasını yapalım. Olay tüm dünyada bankacılıktan havayoluna kadar tüm sektörleri etkilerken Çin bu yaşananlardan uzak durmayı başardı.

Çin’in farklı bir yönetim yapısı olsa da, dünyaya entegre bir ticaret yürüttüğü konusunda sanırım hepimiz hemfikiriz. Ama ne yapmışlar? Haberden aktaralım:

ABD ve Çin hükümetleri son yıllarda ulusal güvenlik endişeleri nedeniyle şirketleri yerli yazılım kullanmaya zorluyor ve verilerin ülke içinde depolanmasını istiyor. Haberde, Çin'de yerel UOS işletim sisteminin kamu sektöründe giderek Windows'un yerini aldığı ancak kişisel bilgisayar pazarında Windows'un hakimiyetini koruduğu aktarıldı.”

Tüm bu öne çıkan farkındalık ihtimali ile birlikte meselenin siber saldırı olmadığını tekrar hatırlatalım. Bilgi Güvenliği Uzmanı Atalay Keleştemur’a bağlandığı radyo programımda sordum. Ve bunun yazılımsal bir hata gözüktüğünü ve yerli yazılım da olsa ortaya çıkabilecek bir ihtimal olduğunu vurguladığını belirterek, konuyu çift tarafıyla aktarayım.

Ama bunun yerli yazılım ekosistemi açısından fırsat olarak kullanılması adına yine de konuyu bu noktada odaklamak istiyorum. Bizde yazılım sektörü ne çağrıda bulunuyor? Yerli yazılıma desteklerin arttırılması ve tekelleşmenin kırılması için eğilim gösterilmesi… Türkiye’nin yazılım noktasında son derece yetenekli bir insan kaynağına sahip olduğunu biliyoruz.

Fakat ihracat pazarlarına gittiklerinde karşılarına çıkan ilk sorunun ne olduğundan da haberdarız. Deniliyor ki: Ülkenizde bilhassa kamuda yazılımlarınız kullanılıyor mu? Ne yazık ki bu aşamada zafiyet içerisindeyiz.

Farklı nedenlerle, hazırcı bir yaklaşımla ithal yazılımlara ağırlık verildiği ve yerli yazılımlardan imtina edildiği ortamı kırmalıyız. Sadece bu son örnek bile, bunun iktisadi bir tercih kadar, hayati rolü olduğunu da bize gösteriyor.

Türkiye’nin en kısa süre içinde şirketlerinin dijitalleşme yolculuğunu, yerli yazılım ve çözümlerle bütünleştiren, meseleyi bir satın alma olmaktan çıkararak süregiden bir partnerlik ilişkisine çeviren ve bunu destekleyen bir bakış açısına, bakış açısının da ötesinde uygulamalara ihtiyacı var.

Son olaydan ders çıkartmak zorundayız. Aksi takdirde yarın çok daha güç bir dönüşüm bizi bekliyor olacak. Bunu veri güvenliğinden rekabetçiliğe, gelişime açıklıkta partner tedarik bakış açısından, katma değere kadar her aşama için konuşabiliriz.

Umarım dünya ölçeğinde yaşanan bu olayı vesile eder, magazinel bir hadise olarak kayıtlara geçmek yerine, yarına ilişkin ders çıkarılan ve hamle yapılan bir başlık haline getirebiliriz.

[email protected]
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum