Putin, Japon Başbakanı Abe’ye Türkiye, Çin ve Hindistan’ın da içinde yer alacağı alternatif bir G7 önerisinde bulundu. Bunun içinde yer almamızın istenmesi elbette hoş. Ayrıca böyle bir yapılanma ile mutlaka ilişki içerisinde olmamız gerektiğini düşünüyorum.
Fakat en az iki kutuplu dünyaya giden yapı içerisinde bunu okursak, birinden çıkıp, diğerine dahil olmanın hiçbir sorunumuzu çözmediği görürüz. Kutuplar sanıldığı gibi siyaset amaçlı kurulmaz. Ekonomik çıkarların bütünleşmesi maksadıyla ülkeler bir araya gelir.
Peki kendimize şunu soralım. Mevcut sıkıntılarımızı ve ekonomik yapımızı göz önüne aldığımız bir kutuptan çıkıp, diğerine dahil olmak bize fayda sağlar mı? Ben dış ticaret açığı veren bir ülke olarak sonumuzun farklı olmayacağını düşünüyorum.
Ayrıca hali hazırdaki iş partnerlerimize bakıldığında bu paylaşım savaşının figüranı olmanın sadece iş kaybına neden olacağını görmemek körlük olur. Sadece rakamlara bile baksanız, bizim örneğin Çin ve Rusya ile ticaretimizdeki dış ticaret açığımızın, G7 ile olanın çok ötesinde olduğunu görürüz.
Peki çözüm ne? Öncelikle Türkiye yıllardır yaptığı hata ve kafa karışıklığı psikolojisinden kurtulmak durumundadır. Rusya Devlet Başkanı Putin’in böyle bir düşüncesi varsa, kendisine iki kutuptan birine dahil olmak yerine, her ikisiyle de ilişki içinde olan üçüncü bir kutup önerisiyle gitmelidir.
Rusya ve Türkiye eksenin kurulacak, Orta Asya ülkelerini kapsayan, kısmet Kuzey Afrika ve Ortadoğu’dan katılımların olduğu, ama öte tarafta diğer kutupla çelişkileri olan Almanya, İngiltere gibi ülkelerin de dahil olduğu, ama figüranı değil, kurucusu olduğumuz üçüncü bir kutuptan söz ediyorum.
Böyle bir yapılanmanın Atatürk dönemindeki paktlar özelliğiyle Türkiye’ye hem siyasi, hem de ekonomik anlamda çok da önemli bir ivme katacağı kanaatindeyim. Çünkü günün sonunda böylesi yapılanmalar çıkar birlikleridir ve Putin’in bahsettiği kutba salt dahil olmak bizim çıkarımıza değildir.
Türkiye gerek coğrafyadaki kültürel bağları, gerek jeopolitik konumu, gerekse de ahlaklı bir ekonomik politika üzerine kurgulanacak yeni bir yapının kurucusu olma potansiyelini taşırken, dünyayı iki kutuptan ibaret bırakıp, birinden çıkıp diğerine dahil olarak sadece aynı sorunları başkalarıyla yaşama sonucunu elde edebilir ve tarihi bir fırsatı da kaçırır.
Öyleyse Putin’e ortak üretimlerin ve dengeli dış ticaretin üzerine kurgulanmış yeni ve üçüncü bir kutbun önerisiyle gitmemiz gerekir. Aksi takdirde bugün dolar bazında yaşadığımız açmazlarımızı, buna olan ihtiyacımız üzerinden yaşadığımız siyasi baskıları, bir başka para birimi üzerinden, bir başka kutuptan yaşarız.
Kendimizi fazla önemsemeden, ama değerimizin de altında görmeden, potansiyelimiz, yapabileceklerimiz ve yaptırabileceklerimiz üzerinden bir kurgu varken, sopa yediğiniz kişiyi değiştirmenin bence sonuca etkisi olmaz. Dost – düşman ülke mi? Kusura bakmayın ama dünya siyasetinde ve ekonomisinde bundan büyük palavra yoktur.
FACEBOOK YORUMLAR