Türkiye’de esnaf olmak gittikçe zorlaşmaya başladı. Bir tarafta değişen yapı, öte tarafta ağır yükler, siftahsızlık gerçeğiyle örtüşünce iş, içinden çıkılmaz bir noktaya gidiyor. Meselenin boyutunu ve ciddiyeti o kadar acil çözüm safhasına geldi ki, neredeyse gizli bir işsizlik gerçeği olarak önümüzde duruyor.
Nitekim bu normal ödemelerini de yapamama sorununu beraberinde getiriyor. Yani günlük giderini karşılamaktan uzak olan bu kesim, bir yandan da sigorta, vergi gibi giderlerini karşılamakta sıkıntı çekiyor.
Hatta çoğu zaman cebinden kredi kartının da, ihtiyacın da, kullanabildiği esnaf kredisinin de, iş yerini geliştirmekten çok bu giderlerini karşılamaya yönelik harcandığını biliyoruz. Şimdi birileri diyebilir ki ‘esnaf ağlar.’
Ama bu kez durum gerçekten göz ardı edilmekten çok uzak ve çözüme muhtaç bir hal aldı. AVM’ler üzerinden köşeye sıkıştırılan, bugün AVM’lerin bile kapanma gerçeğiyle karşı karşıya kaldığı bir ortamda iş yapmaya çalışan ekonominin orta sütununa yüklendikçe yükleniyoruz.
Meselenin sorunlu bir hal aldığını sağlık sigortası üzerinden anlayabiliriz. TESK Başkanı Bendevi Palandöken yılın ilk iş gününde yaptığı açıklamada, bu konuda bir anlayış istediklerini dile getirdi.
Ne dedi TESK Başkanı? “Sağlık güvencesi olmayan ve sağlık pirimi borcunu zamanında ödeyemeyen herkesin sağlık hizmetlerinden faydalanabilmesi için verilen süre yeniden uzatılmalıdır.”
Yani SGK çatısı altında esnaf, bildiğimiz geleneksel deyimiyle Bağ-Kur borcunu ödeyemiyor. Şimdi yılbaşından itibaren buna yeni bir külfet daha getirildi. Normal primini ödemeyen insandan, bir de işsizlik sigorta primi adı altında Ahilik Fonu uygulaması devreye girdi.
İşsizden sağlık sigortası primi isteyerek, dünya literatürüne girmeyi başaran ekonomi yönetimimiz, şimdi de normal işini yürütemeyen, hatta gizli işsiz sayılabilecek ve Bağ-Kur borcunu kapatmak bir yana, hali hazırdaki primlerini yatıramayan kesimden yeni bir tahsilat yapmanın umudunu taşıyor.
Sorunu görmeden, nereden kaynaklandığını sorgulamadan, gelir hanesine bir kalem daha yaratmak uğruna, tahsilattan satışa sorunları büyümüş bir kesime yeni bir prim daha kattığınızda ne olacak?
Ben size söyleyeyim. Hiçbir şey olmayacak. İnsanlar daha çok borçlandırılacak. Sonra bu tahsil edilemeyecek. Ardından af çıkarılacak. Ödeyen ödediğiyle kalacak. Lakin hepsinin neticesinde gün sonunda bütçe biraz daha makyajlı, biraz daha güvenilmez, ama insanlara külfet getiren özelliğini perçinlemiş bir hal alacak.
Sizce de artık kağıt üzerinde ekonomi yönetmekten vazgeçip, sokağın sesine kulak vermenin zamanı gelmedi mi? Bence geldi de geçiyor.
FACEBOOK YORUMLAR