Afet sonrası illerimizin yeniden toparlanması ve ekonomik olarak ayağa kalkması önemli. Bu aşamada göçün kalıcı hale gelmemesi de, hem demografik açıdan, hem de ‘Anadolu kalkınmazsa Türkiye kalkınmaz’ ilkesi bakımından üzerinde durulması gereken bir konu.
Tam bu aşama bir bakış açısı değişikliğine ihtiyaç var. Hangi sektörde olursa olsun, iş hacmine bağlı olarak yatırım niyetinde olan, kapasitesini genişletmeye niyetlenen firma varsa, bu yatırımlarından imtina etsin.
Zaten dünya ekonomisinde pazar koşulları da bu konuda ağır yatırımlarla ilgili dikkatli olunması gereğine işaret ediyor. Bunun yerine sektörlerimize bir önerim var. Türkiye’de yatırım ihtiyacı olan, ama koşullar nedeniyle yeni bir yatırıma girmekten imtina eden firmalar bölgeye yönlendirilsin.
Afet bölgesinde çok büyük bir yıkım var; ama sanayi kuruluşlarının ayakta olduğu gelen bilgiler arasında. O zaman yeni bir yatırım yapmak yerine o firma, konusuyla ilgili bölgedeki bir firmaya risk sermaye şirketi gibi hissedar olsun.
Alınan siparişleri birlikte üretmenin yollarına gitsinler. Bu hem insan kaynağının bölgeye geri dönebilmesi, hem oradaki firmaların borçlanmak yerine işbirlikleriyle ayakta kalabilmesi adına önemli.
İş burada da bitmiyor. Kısa sürede verimliliği yakalamak ve açılım sağlamak, bu tip ortaklığı kümelenmeye çevirmek adına yapılanmanın içine, yine o konuyla ilgili iş geliştiren bir startup’ı da hissedar olarak koyalım. Uygulama alanı bulduğu fabrikada verimliliği geliştirici atılımlar yapsın.
Kamu yönetimi de bu tip kümelenmeleri risk sermaye şirketi tadında ortaklıklarla desteklesin. Teşviklerde, zaten fikren eğilimli olduğu bu konuya özel destekler sağlasın. Böylece hem firmalarımızı ayağa kaldırırız, hem sermayenin Anadolu’ya yayılmasını sağlarız; hem startupları işin içine koyacak modelleri hayata geçiririz, hem de insan kaynağının bölgeden kalıcı olarak kopmasını engelleriz.
Modelin eksiği fazlası, doğrusu yanlışı olabilir. Ama bu tip bir yapılanmanın dönüşüm için bir fırsat olduğu kadar, pilot uygulamayla Türkiye’deki yeni iş modelini yaratmak adına da önümüze olanak getireceğini görebiliriz.
Mutlaka bu ya da benzer modellerin vakit geçirmeksizin tartışılması, ah vah etmek yerine çözüm odaklı, akılcı sistemler kurulmasının önünün açılması, vakit çok geçmeden insanların motivasyonunun tekrar ayağa kalkmasının sağlanması gerekiyor.
Bankaların da bu tip yapılanmalara finansman sağlama noktasında istekli olacağını düşünüyorum. Çünkü güçbirliği var; yeni ekonominin aktörü var; finansman olarak rahatlatacak hissedar var ve kamu da desteğiyle işin içinde.
Böyle bir yapılanmaya bir bankanın da kredi verirken daha rahat davranacağını düşünüyorum. Sadece TOBB çatısı altında kısa sureli bir araştırmayla ve İTO’nun Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi’nin daha etkin kılınmasıyla kısa sürede yol alınabilir. Düşünmeye değmez mi?
[email protected]
FACEBOOK YORUMLAR