Çetin ÜNSALAN

Çetin ÜNSALAN

EKOPOLİTİK
[email protected]

Yargıda yarımı tam diye satmak

06 Eylül 2019 - 11:35

Türkiye’de ekonomiden sosyal hayata kadar tüm sorunlarımızın temelinde yargı problemimiz geliyor. Görüşü ne olursa olsun herkesin kabul ettiği bu problem, esasında kanundan çok adalet duygusunun yoksunlaşmasından kaynaklanmaktadır.

 

Nitekim iktidar da bu konuyla ilgili Yargı Reformu Stratejisi açıkladı. Adli yılın açılışının sıcak gündemi içerisinde bu çok tartışıldı ve anlatıldı. İşin temaşa tarafı bitsin diye birkaç gün bekledim. Çünkü aynı gün ben de Daha İyi Yargı Derneği’nin bu konuyla ilgili çalışmasını ve değerlendirmesini yaptığı toplantıya uğradım.

 

Stratejinin değerlemesine baktığınızda rapor bize yarımı tam diye satmak olarak ortaya koyuyor. Bundan herhangi bir anlam çıkarmayın. Kötü niyetle değil, iyi niyetle sorunun giderilmesi konusunda herkesin hem fikir olduğu ama eksik kalan yönlerinin göz ardı edildiği anlatılıyor.

 

Bu biraz da bizim her işimize damga vuran ‘Kervan yolda düzelir’ anlayışımızın bir eseri. Esasen bu sadece yargı konusunda değil, her konuda en büyük hastalığımız olarak ortaya çıkıyor. İş bitiricilik ve yol almak zannedilen bu yaklaşımın, çok daha büyük problemlere neden olduğunu işletmelerimizden yönetim biçimimize, ekonomiden belediyeciliğimize kadar her sahada yaşıyoruz.

 

Konuyla ilgili toplantı öncesinde Daha İyi Yargı Derneği Başkanı Avukat Mehmet Gün ile biraz sohbet ettik. Sorunları tespit etmede iyi niyet olduğunu belirtse de, çözüme yönelik bütüncül bakış açısının ve kök neden tespit eksikliğinin üzerinde duruyor.

 

Mesela rapora da damga vuran dürüstlük kuralının eksikliği başlığını Başkan Gün de çokça dile getiriyor ve bunun temelde halledilmesi gereğine işaret ediyor. Yani bizde herkes mahkemeyi yanıltmak ve kazanmak üzerine bir kurgu yaptığı için, tarafların bu tavrının hakimlerin iş yükünü artırırken, konsantre olmalarını da zamanlama açısından olanaksız kıldığına dikkat çekiliyor.

 

Ben gerek yetkililerin gerekse de yurttaşların bu raporu detaylı bir biçimde incelemesini öneririm. Bence medyada reklamlar düzeyinde anlatılan stratejiyi çok sağlıklı bir biçimde değerlendirmiş.

 

Bunun üzerine konuştuğumuz Mehmet Gün ile sohbetimizden şimdi aktaracağım ilginç cümleler esasen sorunu da, çözümü de çarpıcı bir biçimde ortaya koyacaktır. İşte not defterime düşen vurgular:

 

“Tek bacakla iş yaptırıyoruz. Tüm yargı sistemi içerisinde hakimlerin ağırlığı yüzde 10’u zor bulur. Oysa savcılık ve savunma makamlarının da idealde olduğu gibi bir taraf olması ve gerçeğe ulaşmak yönünde karar merciinin önüne yanıltmadan doysa getirmesi kritik önem taşıyor. Bunun da tek bir yöntemi var. Değişimi dürüstlük esası ile yapabiliriz.”

 

Yani Başkan Gün, paydaş yelpazesinin normal bir hukuk sisteminde olması gerektiği üzere genişletilmesi, tüm paydaşlarının ana ilkesinin ‘kazanmak’ değil, adalet olması üzerinde birleşmesi ilkesini vurguluyor.

 

Ayrıca Başkan Gün, bugünden problemi halledemezsek, her bir başlığın AB’nin ilerleme raporunda karşımıza gelmesinin kaçınılmaz olacağına işaret ediyor. Peki bu kaotik ortam neye mal oluyor? Türkiye’de dürüstlük ilkesi içinde 100 günde çözülebilecek davaların, ülke ortalaması 4 yıl 2 ay...

 

Sizce dünyanın en mükemmel kanunlarını bile yapsanız burada adalet çıkar mı? Çıkmıyor zaten...Şikayete ağrı kesici vermek yerine, soruna neden olan kök sebeplere gitmemiz gereğine işaret eden Daha İyi Yargı Derneği Başkanı, dürüstlük ilkesinin de strateji belgesinin içinde yer aldığını ama hayata geçirecek metotların eksik bırakıldığını belirtiyor.

 

Tüm hukukçuların hesap verebilir olduğu bir sistemin mutlaka kurgulanması gereğine işaret eden Başkan Gün bir yana, raporda asıl denetimi ve adaleti sağlayacak olan birimlerin yürütme makamına teslim edilmiş olmasının yarattığı çelişkiyi de sizlerle paylaşmak isterim.

 

Mesela iş yükünü azaltsın diye getirdiğimiz arabuluculuk sisteminin yok ettiği içtihat kapısının yaratacağı sorunları neden tartışmıyoruz? Çünkü eskiden emsal kararlar da hızlandırıcı etki yapardı? Şimdi taraflar arasında kaybolan bir içtihat gerçeğini konuşmuyoruz bile.

 

Son olarak Mehmet Gün ile sohbetimizde mahkemelerin ortalama süresi kadar beni şaşırtan bir detayı da paylaşmak istiyorum. Gün, mahkemenin iş yükünün yüzde 20’sinin harç işi olduğunu belirtti. Buna inanılmaz bir oran. Türkiye’nin mutlaka bu meseleyi de ele alması gerekir. Ayrıca Başkan Gün, aile hukuku gibi konulardan da bu harç meselesinin çıkarılması gereğinin altını çiziyor.

 

Velhasıl kelam herkesin biraz vitrinden tartıştığı Yargı Reformu Stratejisi’nin değerlendirilmesine yönelik çok kıymetli bir çalışmaya şahit oldum. Başkan Mehmet Gün de ilginç konu başlıklarına dikkat çekiyor. Bence herkes iyi niyetliyse, rapora ve derneğin ne söylediğine kulak verilmeli.

 

Elbette hukuk kapsamında bir adalet istiyorsak. Zaten bu kaygımız yoksa sosyal yaşamdan da, tadın cinayetlerinden de, ekonomik düzelmelerden de, doğrudan yabancı yatırımdan da söz etmenin anlamı kalmıyor.

 

[email protected]

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum