Türkiye’nin uzun yıllardır en büyük problemlerinin başında işsizlik geliyor. Kriterlere Ali Cengiz Oyunu uygulayarak bu her ne kadar düşük gösterilmeye çalışılsa da, son yıllardaki gelişmeler bunu saklanamaz boyuta ulaştırdı. Çünkü gerçekten istihdam yaratılmak adına bir şey yapılmadı.
Fakat korona virüs kapsamında farklı bir faza giren piyasalarla birlikte, işsizliğin tetiklenmesi gerçeği önümüze çıktı. Bu doğrultuda yeni bir taslak hazırlığı duyuruldu. 3 ay boyunca işten çıkarmalar yasaklanacak ve muhtemelen bu geriye dönük de işletilecek. Cumhurbaşkanı kararnamesi ile bu süre 6 aya kadar da uzatılabilecek.
Şimdi bu son derece doğru atılmış bir adım, ama her zamanki plansızlık ve gerçeklerden uzaklaşma yaklaşımı ışığında yine eksik. Şu madalyonun çift tarafına birden bakmayı bir türlü başaramadılar ve başımıza ne geliyorsa da bundan geliyor.
Kimin işten çıkarmasının önüne geçebilirsiniz? Hali hazırda faaliyette olan firmanın... Şimdi zaten sıkışmış kuruluşları bir de buradan sıkıştırırsanız olacakları ben söyleyeyim. Firma kapatma başvurularında patlama yaşanır.
Kıdem, vergi ve prim borçlarının ödemesi de ‘yaz tahtaya al haftaya’ sistemine geçer. Kimseyi anayasal olarak zorla müteşebbis yapamayacağınıza göre, insanların iş yerlerini kapatmasını da engelleyemezsiniz.
Bu durumda iki seçenek kalır. Bunlardan birincisi özelleştirme sevdalısı iktidar döneminde, tüm firmaların kamulaştığını görürüz. Yani herkes firmasını devlete devreder. Böylece de sübvanse edilerek o çalışanların işten çıkarılmasının önüne geçilir.
Şimdi ortada bir maliyet oluşur mu? Oluşur... O zaman ekonomi yönetiminin bu meseleyi tek taraflı düşünmemesi gerekir. Yani istihdam kaybını engellerken ve insanların gelir kurgusunu temin ederken, onlara ödeme yapacak olan firmaları da ayakta tutacak önlemleri devre sokmanız gerekir ki, bu da ikinci tercih.
Tüm alacaklarını ve ödemelerini durdurursunuz, istihdam üzerinden de tam maaş esaslı bir desteğe geçersiniz ve bu kredi vermek olmaz. Böylece içinde bulunduğumuz bu süreci istihdam kaybı yaşanmadan atlatabiliriz.
Peki ya sonrası? Bu süreçte de dilimde anlatmaktan tüy biten envanter ve iç tedarik çalışmalarını yapıp, süreç sonunda içten ihtiyacını karşılayan bir reel sektör ile kendi iç dinamiğine para üreten bir yapı kurarsınız.
Böylece yapılan sübvansiyon da ödeme yeteneğine sahip olur. Aksi takdirde ekonomiyi salt yasaklarla yöneterek çözüm değil, daha büyük problemler yaratırsınız. Yasakçı değil, çözümcü bir zihniyete gelmeden de, işten çıkarılmasını önlediğiniz insanları, firmaları kapanacağı için kalıcı biçimde işsiz bırakırsınız.
Bilmem anlatabildim mi? Biraz günlük düşünmekten vazgeçin artık. Zira verdiğiniz hasar bu dönemlerde her zamankinden büyük oluyor.
[email protected]
FACEBOOK YORUMLAR