Çetin ÜNSALAN

Çetin ÜNSALAN

EKOPOLİTİK
[email protected]

Vergide fatura kayıtlıya

13 Kasım 2024 - 08:03

Türkiye’de pandemiyle birlikte, dünyayla da eş zamanlı olarak büyüyen piyasaların başında elektronik ticaret geliyor. Bireysel girişimcilerden, şirketlere kadar herkesin bu alanda pozisyon alması, hatta başka bir tabirle en azından geleneksel mağazacılık yapanların dahi burada e-mağaza açması önemli.

Çünkü bu hem işletmelerin büyümesini sağlayacak, hem markalaşma aşamalarına destek verecek, hem de yeni ekonominin aktörü olmalarını sağlayacak kritik hamlelerden biri. Öte yandan kayıtlı ekonominin gelişmesi adına da önem arz ediyor.

Şimdi e-ticaretle ilgili bir yasa taslağının ayrıntıları belli oldu ve ticarete, üretime yönelik garipleşen bakış açısının, yeni bir örneğine daha şahit olduk. Geleneksel pazarlarda yerdeki tezgâhı kovalayamayan, kayıt dışı ile mücadeleyi yine mükellef olanlar üzerinden yürüten zihniyet burada da karşımıza çıktı.

Bir tarafta vergi gelirlerinizin büyük bir oranını gelir farkı gözetmeksizin dolaylı vergiler üzerinden tahsil edeceksiniz, öte tarafta bazı işletmelerin vergilerini ana paralarıyla birlikte sileceksiniz, arkasında borcunu tahakkuk altına alarak resmileştirenleri ama ödeyemeyenleri yüzsüz olarak açıklayacaksınız, ama yüksek vergi oranlarıyla kayıt dışı ekonomiyi besleyeceksiniz ve faturayı kayıtlı olana keseceksiniz.

Bunun dünyanın hiçbir yerinde mantığı olmadığı gibi, kayıt dışı ile mücadele diye anlatılması adına abes bir yaklaşım olduğu da açık. Şimdi sıra geldi e-ticarete… Taslağa göre vergiden bile vergi alma alışkanlığını elektrik faturalarından ticari faturalara yansıtan bir bakış açısı sergileniyor.

Bireyseller ve e-ihracat yapanlar kısmen korunmuş. İşin bu tarafı güzel. Ama orta büyüklükte bir işletme e-ticarete yönelmişse cezalandırılıyor. 50 bin TL’lik satış yapan birinin 12 bin 500 TL ciro üzerinden vergi vereceğini söylesem ne dersiniz? Yani yüzde 25…

Üstelik bu şahıs işletmesi iseniz geçerli oran. Limited ya da A.Ş.’de ise yüzde 15 vergi ödeyeceksiniz. Yani işletmeniz ne kadar büyümeye aday ise o kadar yüksek oranda cezalandırılıyorsunuz.

Hepsi bir yana vergilendirilmiş kazancın kutsal olduğu ilkesini esas kabul edersek, kârdan değil, cirodan alınan bu verginin bir kişi çıkıp bana mantığını anlatabilir mi? Daha önce ihracat gelirlerine direkt kâr muamelesi yaparak TL’ye çevirme zorunluluğu getiren zihniyet, şimdi bir üründe olmayan kâr oranını vergi olarak almaya kalkıyor.

Öncelikle cirodan yüzde 25 vergi ne demek? Hangi zihni sinir bu bakış açılarını ortaya atıyor ve koca bir kurumda bunun saçmalık olduğunu söyleyecek kimse yok mu? Kârının yüzde 25’ini bile talep etseniz çok olacak oranları, ciro üzerinden isteyebilmek, hatta bunu taslak haline dönüştürüp, bir de kamuoyuyla paylaşmak nasıl bir cesaret örneğidir?

Türkiye bu haliyle küçük işletmelerini yurtdışına kaçırır ve muhtemelen her biri merkezi yurtdışında işletmeler haline dönüşürler. Böylece kazançtan gelecek vergiden de oluruz.

Ama bundan da önemlisi, bir bakış açısının salt tahsilât üzerine kurgulu hale gelmiş olmasının, reel sektöre inançsızlığın, sadece para toplama ihtiyacına yönelik hamleler yapmanın ve her seferinde kayıtlı ekonomiye darbe vurmanın ve ekonomiyi daha çok kaçan ya da kayıt dışına yönelen hale sokmanın mantığını bir kişi anlatabilir mi?

Bu taslağın da, bu zihniyetin de en kısa sürede geri çekilmesi ve üretim ekonomisine inanan bir yaklaşımın ekonomiye yerleştirilmesi gerekiyor. Ama hemen hatırlatayım, o zihniyet Nebati ya da Albayrak yaklaşımı değil. İç mücadelelerinize ekonomiyi kurban etmeyin.

[email protected]

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum