Geleceğimiz vergilerimizle güvende... Bu tema, 2024 yılı için belirlendi. Ne için? 26 Şubat – 3 Mart tarihleri arasını kapsayan Vergi Haftası’nın sloganı olarak. Öylesine ilginç bir çelişki yaşıyoruz ki, kayıtlı olanın vergi verdiği ama diğerlerinin yeterince sorgulanmadığı bir fotoğraf içinde, zaten vergi bilinci olana mesaj veriyoruz.
Elbette bir ülkenin gelirleri adına vergi çok önemli ve her normal yurttaşın vergilerini ödemesi lazım. Ama bunun için de önce vergilendirmenin adaletli, ödenebilir oranlarda ve gelire endeksli yapılması gerekir.
Vergi adaleti sadece herkesin kayıt içinde olması ve yükümlülüğünü yerine getirmesi olarak nitelendirilebilir. Aynı zamanda ödenebilir ve cirodan değil, gelirden kazançtan vergi alınan sistemlerin de yaratılmasıyla doğru zemine oturabilir.
Ne yazık ki Türkiye’nin fotoğrafına baktığımızda vergi gelirlerimizin kazançtan çok tüketimden kaynaklı olduğu, yüzde 65 düzeyinde de gelirin dolaylı vergilerden temin edildiği görülüyor.
Öncelikle bu haliyle vatandaş vergi rekortmeni. Ne gariptir ki vergi rekortmeni olanlar, kasaya en çok parayı koymasına rağmen bunun hesabını soramıyor ve gelir arttırıcı dönemlerde de bizzat kendisi gider olarak görülüyor.
12 trilyon TL’ye yükseltilmiş bir Türkiye bütçesinin üçte biri kadar ÖTV ve KDV tahsilatı hedefliyorsunuz ama insanların açlık sınırının altında yaşarken, kayıt dışına kaçmadan bu tüketimi nasıl gerçekleştireceğine kafa yormuyorsunuz.
Sadece bu sene değil ki... 2023 verilerine baktığımızda da 4,5 trilyon TL’lik vergi gelirinin, 2,5 trilyon TL’sini dolaylı vergiler oluşturuyor. Hatta 2022 yılında yüzde 61 olan vergi gelirleri içindeki payın, bir sonraki sene yüzde 65’e yükseldiği görülüyor. Ben demiyorum; Hazine ve Maliye Bakanlığı yaptığı açıklamada söylüyor.
Bu çerçevede baktığınızda 2024 senesinin en büyük riskinin merdiven altı üretimi besleyecek, haksız rekabet yaratacak, niteliksiz ve sağlıksız ürünlere eğilimi arttıracak ve elbette vergi gelirlerinin de düşmesine neden olacak bireysel gelirler problemidir.
Enflasyonun nedeni olarak görülen bireysel gelirlerdeki yani maaşlardaki artış, açlık seviyesi ve altında yaşayan insanların sadece sağlıklarını riske atmıyor, nitelikli firmaların varlığından, vergi gelirlerine kadar bir çok sorunu da beraberinde getiriyor.
Bu şartlar altında iç piyasayı insanları aç bırakarak daraltıp, sonra da enflasyonu kağıt üzerinde düşüreceğini zanneden ekonomi yönetiminin meseleyi baştan ele alması gerektiği çok açık.
O kadar açık ki, muhtemelen dolaylı vergileri tahsil edebilmek için, yılın ikinci yarısında, geçmiş iki yılda da olduğu gibi asgari ücretten emekli maaşlarına kadar yeni düzenlemeler söz konusu olacak.
Ama o arada meseleyi reel sektör maliyetleri boyutunda da kabullenmediklerinden yine enflasyon derdine çare olmayacak. Vergi kutsaldır. Ama ödenen verginin adaletli alınması, daha da önemlisi alınan her verginin hesabının verilmesi ondan daha kutsaldır.
Gelin bu hafta önce ilkeyi tartışalım. Vergiyi zaten almanın yolunu buluyorsunuz.
[email protected]
FACEBOOK YORUMLAR