Türkiye karmakarışık gündemi içerisinde cazibe merkezleri programını taca attı.
Elbette yoğun trafik içerisinde de kimse yeterince konuyu anlamadı. Bir tarafta sözde şarkıcıların özel hayat tartışması, öte tarafta hayati terör operasyonu derken, gelecek adına büyük umutlarla ortaya konulan ve iktidarın adeta bir devrim gibi sunduğu proje fos çıktı.
Cazibe Merkezleri ile ilgili programın detayları 2018/11201 sayılı kararla Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Adı var kendi yok karara baktığınızda özetle söylenebilecek cümle şu:
2016/9596 sayılı merkezlerin uygulamasına ilişkin kararla, 2012/3305 sayılı yatırımlarda devlet yardımlarıyla ilgili karar 23/a maddesi de kaldırıldı. Yani 15 il olan sayıyı 23 ile çıkarılarak 6. Bölge teşviklerine geri dönüldü.
O da zaten kendi içinde tartışmalı olan bir sistemdi. Çünkü herhangi bir ön çalışmaya dayanmayan ve ‘git yatırım yap; enerji başta olmak üzere bazı destekler vereceğim’ sisteminden öte bir durum yoktu.
Cazibe merkezleri projesinin de yeterince çalışıldığını söylemek mümkün değil. Yani hayata geçseydi nasıl bir sonuç alırdık, ondan da tam emin değilim. Fakat son bir yıl içerisinde bölgede gittiğim illerde oluşan umut çok önemliydi.
Bu illere giden gerek yatırımcılar, gerekse de onları karşılayan reel sektör mensupları, ‘bunu fırsat bilip, acaba bazı şeyleri düzeltebilir miyiz’ duygusu içerisindeydi. Şahsi kanaatim odur ki, bu da iyimser bir yaklaşımdı, ama yine de bir iklim oluşturulmuştu.
Şimdi aradan geçen 1,5 yılın ardından her şey çöpe atıldı ve zaten işlemeyen eski sisteme dönüldü. Bu ifademe ekonomi yönetiminden itiraz gelecektir. Kendileri komiteler vasıtasıyla yeni bir düzenleme yaptıklarını ve programın devam ettiğini belirtecektir.
Fakat merak edenler Resmi Gazete’den kararı okusunlar. http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2018/01/20180125-2.pdf Kararı da kendileri versinler. Benim anladığım konu kapanmıştır. Lakin yine de süslü püslü laflarla sanki kapanmamış gibi davranılmış. Yani makyajlanmış; fakat gerçek tam bir fiyasko.
Bu iktidarların tasarrufudur ve istedikleri yönde de icraat uygulayabilirler. Ama daha önemlisi ve benim takıldığım nokta, insanların kırılan umutları... Çok sayıda üreticinin gidip, farklı bölgelerde ‘yatırım olanağı olabilir mi’ diye araştırma yaptığını biliyorum. Çünkü bir çıkış yolu arıyorlardı.
Iğdır’da programa kanıp, rahatını bozup memleketine yatırıp yaparak, tutulmayan sözler nedeniyle 7 ay içinde ihracatçı bir firmayken, çekleri yazılan bir firma haline gelen tekstilcinin anlattıklarını şimdi daha iyi anlıyorum. Van’da bir müteşebbisin, gelen yatırımcıya ‘Hacdan babam gelse, sizi gördüğüm kadar sevinmezdim’ dediğini anımsıyorum.
1,5 yıl boyunca bunun reklamını yapan iktidar ve ekonomi yönetimi şimdi gerçek bir açıklama yapmak zorunda. Zaten plansız programsız yapılan işte sonuç tartışmalıydı. Ama ya kırılan umutlar. Söylesenize onun maliyeti ne olacak?
FACEBOOK YORUMLAR