Ne yaptığını bilmek o kadar önemli bir kavramdır ki, yaptığınız ya da yapmadığınız her şeyi etkiler.
İşte iktidarın üretim ekonomisine geçiş yaklaşımı da ne yazık ki tam da bu tanıma uygun: Ne yaptığını bilmemek.
Bazı meslektaşlarım ‘hiç mi iyi bir şey yok’ gibilerinden kendilerini avutmak ya da görmek istedikleri kadarını görmek gibi bir tavra girse de, söz konusu ekonomiyse, buna denk gelen olumlu hareketler, olumsuz bir yaklaşımın içinde bir işe yaramaz.
Bunun en güzel örneği üretim reformu yapmak için ortaya çıkan iktidarın tasarıya zeytinliklerin 4 bin TL ceza karşılığında yok edilmesinin önünü açan tavrıdır. Başbakan Binali Yıldırım zaten ‘zeytin mi tesis mi’ diyerek konuya ne kadar sığ yaklaşıldığını deşifre etti.
Daha önceki zeytin tartışmaları sırasında o dönem yetkili olan Bülent Arınç’ın da ‘dağ taş zeytinlik’ diyerek, bu ürünün hangi koşullarda üretildiğinden bihaber olduğunu ortaya koyduğunu hatırlıyorum. Peki diyeceksiniz ki tutarsızlık bunun neresinde?
Keşke sadece bir tane tutarsızlık olsaydı. Öncelikle ‘zeytin mi tesis mi’ gibi bir yaklaşımla ortaya çıkarsanız, adama sorarlar: FAO verilerine göre ağaç sahipliği ve üretimi açısından dünyada dördüncü sırada olan Türk zeytinini konuşuyoruz. Yani tarımı katleden Türkiye’nin elde kalan son varlıklarından. Hadi zeytin umurunuzda bile değil. Materyalist yaklaşımda bulunalım.
Şimdi soru şu: Diyelim ki tesisi tercih ettiniz ve üretimi esas alıyorsunuz. Dünyada dördüncü sırada başka bir sektörünüz var mı? Yani ne yapacaksınız da dünya dördüncülüğünden vazgeçiyorsunuz? Çelişki bir…
Gelelim ikinciye… Daha yeni 23 ili kapsayan cazibe merkezleri açıklandı mı? Buralara özel teşvikler sunulduğu çarşaf çarşaf duyuruldu mu? Referandum sürecinde anlatılırken, göçten doğudaki işsizliğe, firmaların maliyetlerinden dünyadaki rekabetçiliğine kadar her şeyi olumlu etkileyeceğini anlatmadınız mı?
Bunu yaparken de gelişmiş batı illerinden sanayiyi doğuya kaydırmayı hedeflediğinizi söylemediniz mi? Bunun pratikte zor olduğunu, daha kapsamlı bir çalışma yapılırsa da yüzde 100 doğru bir eylem olduğunu anlattığımızda, yine zamanla düzelir gibi bilimsel olmayan cevaplar vermediniz mi?
Şayet amacınız buysa, neden batıda tesislerin varlığını savunur hale geldiniz? Hangisinde doğruyu söylüyorsunuz? Batıda derdiniz tesis mi değil, doğuya yatırım gitmesi söylemi mi masal?
Gelelim işin son noktasına. Tarım ürünleriyle tesislerin bir arada olması mümkün. Eğer burayı kazıyıp inşaat yapmak gibi bir derdiniz yoksa, zaten tarım yapılan yörelerde tarıma entegre sanayi tesisleri kurmanız doğru bir yaklaşım olur. Ama tarım ürününü yok edip, bu tesisi kuramazsınız.
Bakın hiç zeytinin kutsallığından tarım ürünü olarak değerli olmasına kadar uzanan bir zincirde diğer konulara girmedim. Sadece yaptıklarınızla söyledikleriniz yine tutmuyor; onu gösteriyorum.
Ya da şunu sorayım: Gerçekten ne yaptığınızı biliyor musunuz?
FACEBOOK YORUMLAR