TÜSİAD, 2011 yılında temellerini attığı bir projeyi hızla uygulamaya devam ediyor. Projeler güzeldir ama bazen ortaya koydukları mesaj, projenin önemini de aşar. İşte bu da onlardan biri...
Dernek, ‘Bu Gençlikte İş Var’ diyerek ülke genelini adım adım dolaşıyor. 2019 – 2020 çalışmalarını da Van’dan başlattılar. Üniversitelere giderek girişimcilik için gençleri cesaretlendiriyorlar. Cesarete ihtiyaç mı var derseniz; evet var. Çünkü bir çoğu ‘başaramam’ korkusuyla dururken, bazıları da fikirle projeyi karıştırdığı için hayal kırıklığına uğruyor.
O yüzden Türkiye’nin iş anlamında başarılı insanlarını temsil eden bir kuruluşun üyelerinin üniversiteleri gezerek bunu anlatması doğru. Şu yanlış anlamaya neden olmak istemem. Ben ülkede girişimcilik konusunda bir kafa karışıklığı yaşandığını düşünüyorum.
Bir tarafta teknolojik startuplar yeterince desteklenmezken, girişimciliği müteşebbis olmakla karıştırıp, istihdam alanı yaratamadığınız insanlara vergi numarası verip, sokağa atmanın da çok doğru bir yaklaşım olduğu kanaatinde değilim.
Ama bu girişimcilik bakış açısının geliştirilmesi ihtiyacını gündemden kaldırmıyor. Türkiye’nin şu anda belki de yeni girişimlerden çok, girişimci bakış açısına sahip profesyonellere ihtiyacı var.
O nedenle üniversitelerde bu tip bir organizasyonun, adeta kampanya niteliğinde yürütülmesini çok önemsiyorum. Yoksa girişimci yaratalım derken, ortaya konulan iki yüzlülük ve yeni girişimci ararken, eskileri görmezden gelmek, zaten sonuç alınabilecek bir tavır olamaz.
Fakat Türk gençlerinin de çok parlak fikirlere ve yaratıcılığa sahip olduğunu biliyoruz. Nereden mi? Dünyada önemli kuruluşlara baktığımızda bizim mühendislerimizin doktorlarımızın, ustalarımızın çalıştığına şahit oluyoruz.
Ülke içinde geleneksel yöntemlerle çalışan işletmelerle onları buluşturamazken, yurtdışına ellerindeki projelerle gittiklerinde milyonlarca dolarlık melek yatırımcılar bulduklarını görüyoruz.
Tüm bunları bir arada düşündüğümüzde bence üzerinde durulması gereken bir nokta var. Öncelikle TÜSİAD’ın bir hamle yapması gerekiyor. Mesela bu işe, üniversitelerle sınır koymak yerine, kendilerini itilmiş ve yeteneksiz hisseden, ama reel sektörün en çok ihtiyaç duyduğu kanallar olan çocukların olduğu yerde, meslek okullarında da başlatmaları gerekiyor.
Çünkü orada bir değer var ve ne seçerken, ne mezun ederken o çocukları hayata hazır bir biçimde sektörlere dahil edemiyoruz. Yüzde 80’lerdeki bir oranda AVM’lerde tezgahtar ya da güvenlikçi olmaya koşuyorlar. Hem işi o olanın, arz nedeniyle şartlarını kötüleştiriyorlar; hem de eğitim gördükleri alanı ara elemansız bırakıyorlar.
Özetle bizim cin gibi bir kuşağımız var. Onlara çocuk yaştan girişimci ruha sahip insanlar olmayı aşılarsak, ister müteşebbis olsunlar, ister profesyonel, bu ülkeye çok şey katarlar. Sizce de düşünmeye değmez mi?
FACEBOOK YORUMLAR