Ekonomi yönetimi her şeyin yolunda olduğunu söylüyor ya, hani kimse buna ikna olmuyor da yine de ısrar devam ediyor. Bir takım rakamları ortaya döküp, kendi söylediğine inanır hale gelmenin dramını yaşayan memlekette, bazı şeylerin sağlamasını yapmak gerekiyor.
En bilinen benzetmesiyle turnusol kâğıdı sayılabilecek gerçek göstergelere bakarak söylenenin mi, yaşananın mı doğru olduğunu çözebiliriz.
Mesela son açıklanan işsizlik. Sadece son veri mi? Aylardır düşürülemeyen, tüm ‘iyiyiz’ söylemlerine karşın, konuşulması adeta yasaklanan konkordatoların gölgesinde artan işsizlik gerçeği bir sağlama değil midir?
Hatta bunun içinde genç işsizliğin, resmi rakamlara göre bile yüzde 25’lere vurması hiç bir anlam taşımaz mı? Ülkede reel sektör vergisini tahakkuk ettirmesine rağmen, ödeyemiyorsa, bunun için de ‘vergi yok, yapılandırma var’ diyerek bir yaklaşım sergileniyor; buna rağmen de vergiler tahsil edilemiyorsa oturup düşünmek gerekmez mi?
İnsanların günlük ihtiyaçlarını, hem de anayasal ihtiyaçlarını karşılamak ve borçlarını döndürebilmek için ilk fırsatta kredi kartına ya da ihtiyaç kredisine yöneliyor olması üzerinde durmaya değemez bir konu mudur?
İş o kadar kontrolden çıkmıştır ki, BDDK bunları önlemek için evdeki eşyayı bile sormayı düşünecek noktaya gelmiştir. Peki bu da mı söylemleri bir kenara bırakıp, sokağın gerçeğine samimiyetle kulak vermeyi gerektirmiyor?
Dijitalleşme çağında on binlerce mühendisin işsiz kalması, 24 bininin yurtdışına gitmek için başvurmuş olması, EMO’nun son açıkladığı verilere göre her üç mühendisten birinin araştırmalar sonucunda işsiz olduğunun ortaya çıkması hiç mi turnusol kâğıdı görevi yapmıyor?
Ülkede icra dosyasının 21 milyonu aşmasının, icra daireleri yetişemeyince, sanal icra dairelerinin devreye sokulması ortada bir sorun olduğunu mu gösteriyor; yoksa teknolojiden yararlanarak piyasaları biraz daha kilitlemenin metodu olarak mı düşünülüyor?
Emeklilerin yaşanabilir bir seviyeye gelmesini tartışmak yerine, yara sarma paketleri hazırlayacak ve bunun da hiçbir sorunu kalıcı olarak çözmeyeceğini bilecek yaklaşımın hiç mi düşünülesi tarafı yok?
İnsanların yoksulluk sınırının altında yaşamasından, aklınıza gelebilecek her türlü açmaza kadar bir dizi çelişkiyi sıralamam mümkün. Ama görmek istemeyenler için ne bunları ifade etmenin anlamı kalıyor; ne de turnusol kâğıdından örnek yaratmanın.
Keşke dediğiniz gibi olsa, ama değil. Buna inanmak yerine, gerçekleri görüp çözüp üretmek değilse niyet; varsın istediğiniz gibi olsun. Benim bunun için dile getirebileceğim tek bir temenni var. Geçmiş olsun...
FACEBOOK YORUMLAR