Kamu işçilerinin zam görüşmeleri sonuçları açıklanırken yaşanan ‘açık mikrofon skandalı’nın ateşi sönmüyor. Hatırlayacaksınız, zam oranları açıklanırken Türk-İş Başkanı salon mikrofonunu eliyle kapatmış ama açık kalan TV mikrofonlarını unutmuş ve Bakan’a şöyle demişti:
“Uzasa işi karıştıracağız. En azından kapattım böyle.”
Ergün Atalay tam kapatamamış olacak ki, şans eseri açık kalan mikrofondan yaşananları tüm Türkiye öğrendi. Peki ya öğrenmeseydik? Sorun ortadan kalkmış olacak mıydı? Mesele problem yaratmak değil, temsil ettiği insanların içinde yaşanan bir problemi iktidar lehine kapatmak.
Elbette olay ortaya çıkınca Türk-İş Başkanı eleştirenleri terörist olarak nitelendirecek kadar aklını yitiren bir tavır sergiledi. Buna Anadolu’da ‘zeytinyağı gibi üste çıkmak’ tabiri de sıkça kullanılır.
Baktı sıkıntı dinmiyor; kendisini eleştirenlerin büyük çoğunluğunun işçi olmadığını açıklayıverdi. Bir kurumda, skandal bir tavır sergileniyorsa ve orada yaşanan kamuoyunu ilgilendiriyorsa, konuyu kritik etmek sadece o yapıya ait olanların hakkı değildir.
Fakat eleştirilere ‘onlar zaten terörist’ diyerek amacını aşan bir ifadeyle karşılık veren Atalay’ın demokrasi kültürüyle de ilgili ciddi açmazları olacak ki, yaptıkları ya da yapmadıkları konusunda sadece işçilerin konuşabileceğini zannediyor.
Son olarak bir bildiri daha yayınlandı. Türk-İş Başkanlar Kurulu toplandı ve ardından yapılan eleştirilerin Türk-İş’e haksızlık olduğunu açıkladı. Yıllardır çalışan haklarıyla ilgili mücadele verdiklerini anlattılar.
Doğru ya da yanlış; ama bunların hiçbiri gerçeği değiştirmiyor ki... Türk-İş’in şu anki Başkanı Ergün Atalay... Onun yaptığı hata sendikayı, geçmişini ya da kurumsal kimliğini zedelemez ki... Yönetimin başındaki isim olarak onları bağlar.
Elbette artık bu Başkanlar Kurulu bildirisinin altına imza atanları da... Türkiye’de esasen her şey birbirine karıştı. Bir kurumun ya da temsil yeteneği olan bir noktanın seçimle başına gelen, o yapılanmanın kendisinden ibaret olduğunu zannediyor.
Bu nedenle de yaptığı hata ve açıklamaları karşısında özür dileyip, belki de geri çekilecekken, hatta gelişmiş ülkelerdeki gibi istifa edecekken, temsil ettiği yapıyı da kendi hatasıyla birlikte çamurun içine sürüklüyor.
Bu sendika da, partilerde de, hükümet etmede de, derneklerde de aynı. Böyle davranmayanları tenzih ederim; ama genel fotoğraf bu. Yalnız şunu unutuyorlar. Bu Millet, Mete Han’dan beri devlet ve kurum kültürüne sahiptir.
Sizlerin sahip olmaması, bu gerçeği değiştirmiyor. Bence daha fazla zorlayıp, komik duruma düşmeyin. İnsanların yani temsil ettiğinizi unuttuklarınızın zaten canı yanıyor. Bir de canını sıkmayın.
FACEBOOK YORUMLAR