Bir otomobiliniz olduğunu düşünün. Banka kredisiyle almışsınız. Esnafsınız ve ne yazık ki işler iyi gitmediği için borcunu ödeyemiyorsunuz. Hatta teşbih bu ya, mahkeme de borçlarınıza karşı otomobilinize icra işlemi yapılamayacağına hükmediyor.
Çünkü biraz da gayri yasal olarak arada konu komşuyu bir yerlere götürüp, eve bir çorba parası getiriyorsunuz. Fakat ne taksitlerini ödemeye yetiyor ne de hali hazırdaki iş yerinizin düşen hacmini karşılamaya...
Böyle bir durumda biri çıksa ve size dese ki ‘yerli otomobil yaptım’ alır mısınız? Eğer biraz matematik biliyorsanız, almazsınız. Peki ya herkes sizin durumunuzdaysa? Otomobilini üreten, istediği rakamları elde edemediği ve birim maliyetleri arttığı için bir süre sonra zararına mal satacak noktaya gelir mi? Bu durumda alır mısınız? Hayır...
Zira günün sonunda otomobilin kaç TL olduğu değil, sizin cebinizde kaç TL olduğu önemlidir. İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın verdiği yerli traktör müjdesi de bununla aynı fotoğrafı veriyor. Peki üretmeyelim mi? Üretelim üretmesine de attığınız taş ürküttüğünüz kuşa değecek mi ona bakmak lazım.
Öncelikle şunun altını çizmek gerekir ki, Türkiye’de traktör üretiliyor. Hatta en büyük traktör fabrikası bağıra çağıra battı. Nisan 2019 itibariyle Türkiye’deki traktör üretimi, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 61,6 oranında azaldı.
Mart 2019 itibariyle satışların da yüzde 66,4 düzeyinde gerilediği görülüyor. Geçen sene ilk üç ayda tescil edilen traktör sayısı 14 bin 466. Bu yıl ise rakam sadece 4 bin 855 adet. Peki yine de üretmek istiyorsunuz, bunu kime satacaksınız?
İhracat rakamlarının yetersizliği ortada... Bir kaç yüz adet için fabrikanın kurulması da ayakta kalması da zor. Hele ki mevcutlar yaşam savaşı verirken.... İç piyasaya satmayı planlıyorsunuz demektir. Kim alacak? Çiftçi...
Çiftçinin durumu ne? 2018 yılının Aralık ayında konunun TBMM’ye taşınması üzerine öğrendiğimiz net rakamlara göre çiftçinin takipteki kredi miktarı 2005 Ekim ayına oranla, 2018 Ekim ayında 20 kat artarak 3,2 milyar TL oldu. Yani eski parayla 3,2 katrilyon TL.
2002- 2018 döneminde çiftçinin artan borçluluğu ise 190 kat. Çiftçi Kayıt Sistemi’ne kayıtlı 2,1 milyon çiftçinin borcu ise 101 milyar, yani eski parayla 101 katrilyon TL’yi aştı. Devlet bütçesi gibi...
Üretim kolay mı? Nisan 2019 itibariyle açıklanan Tarım Üretici Fiyat Endeksi’ne göre maliyetler geçen yılın aynı ayına göre yüzde 30,7, 12 aylık döneme baktığınızda da yüzde 18,1 yükselmiş durumda.
Peki bunları fiyata yansıtırsanız ne olur? Dikkat edin terör örgütü suçuyla bile yargılanabilirsiniz. Zaten piyasadaki yansıyan tarafı bile, halkın düşen alım gücü karşısında karşılanamaz noktaya gelmiş vaziyette. Yani tam bir açmaz. Bunun karşısındaki çare de malum; ithalat.
Traktör alımı yapılacak da satılacak da durum pek yok. Üretelim üretmesine de kime satacağız? Oysa bizim herkesin traktör sahibi olma hastalığını yenip, kooperatif sistemleriyle traktör havuzları oluşturarak, az sayıda teçhizatla çok sayıda üretimin derdine düşmemiz gerekiyor. Üretebilmek ve bunları satabilmek ise ayrıca çalışılması gereken bir başlık.
Tüm bunlar ortadayken Cumhurbaşkanı çiftçilerle bir araya geldiği iftar yemeğinde ne müjde veriyor? Milli elektrikli prototipi tamamlanmış traktör. Hayırlı işler...
FACEBOOK YORUMLAR