Ülkenin bence futbol ana başlığı açısından, kariyerine baktığınızda gelmiş geçmiş en başarılı ve deneyimli isimlerinden biri Fatih Terim’dir.
Son zamanlarda Milli Takım açısından ortaya konulan başarısız performans ise ortada…
Türkiye’de halen Galatasaray’ın UEFA Kupası’nı Terim’in verdiği gazla kazandığına inanlar olsa da, bunun gerçek olmadığı açık. Aynı zihniyetin bugün ekonominin gazla hareket ettiğini düşündüğü gerçeğini de ortaya koymak lazım.
Oysa o başarının altında teknik, taktik, çalışma, ekip ruhu gibi bir çok etkenin yanında elbette son hamlede motivasyon, ama amiyane tabirle gazdan da öte inanç var. Futbolcu başındaki insana inandığı, fikirlerine güvendiği için motive olur ve yaptığı çalışmanın karşılığında performansını arttırır.
Peki diyeceksiniz Terim ile Davutoğlu arasında nasıl bir ilişki var? Kariyer, bakış açısı ve bilimsellik açısından Fatih Terim ile, Ahmet Davutoğlu’nu karşılaştırmaktan, Terim lehine hicap duysam da bu tespiti yapmak gerekiyor.
Fatih Terim’in son dönemde kendi konusu dışında öne çıkması ve işinden başka birçok misyonda gözüken özelliği burada kritik rol oynuyor. Aynı Terim, aynı bilgi seviyesi, aynı popülarite ama sonuç alınamıyor. Madem bu iş gazla oluyor, motive etsin topçuları ve sonuç alsın. Öyle değil…
Günlük başarı ya da başarısızlıklardan bahsetmiyorum. Her ne kadar kimse yüzüne söyleyemese de, farklı dünya görüşlerinden futbolcuların, Terim’e olan inancının azalmasının önemli bir faktör olduğunu düşünüyorum.
Sadece siyasi görüş olarak algılamayın. Futbolda yaşananlar, operasyonlar da siyasette geri kalmadı. Yarın bir başarı gelebilir; ama bu tespiti değiştirmez. Çünkü bir şeyin başarılı ya da başarısız olması toplam performansla ilgilidir.
Davutoğlu nezdinde AKP iktidarı da bugün bir dönüşüm programı açıkladı ve iş kazalarından, üretim ekonomisine kadar etrafa gül saçıyorlar. İşte Davutoğlu ile Terim’in yollarını kesiştiren gerçek burada…
AKP iktidarının performansına bakıldığında, kumar ekonomisine dair inancının tartışmasız olduğu ortamda, Davutoğlu da inandırıcı olamıyor. Üstelik Terim’in aksine bilimsellikten ve gerçeklerden de uzak bir yaklaşım içinde. Neticede inandırıcılığı sağlamadan her ikisinin de sonuç alması imkânsız.
İnandırıcı olmakta da, sanırım Terim’in Davutoğlu’ndan daha çok şansı olduğunu söylememe gerek yok. Ama bu fatura Davutoğlu’nun üzerine kalmasın. Cumhurbaşkanları Gül ve Erdoğan dahil, gelmiş geçmiş tüm bakanların ortak ürünüdür bu inançsızlık.
Fakat bunu nasıl anlatacaklar? Elbette medya üzerinden… Eğer bugün medyada da kriz yaşanmayacağına dair kanaat ‘Türkiye şerbetlidir, bize bir şey olmaz’ düzeyinde ise, bence Davutoğlu da ekonomiyi üfürükçüye götürsün.
Çünkü aslında bu yaklaşım, ‘krizin olacağını biliyorum ama Allah’tan ümit kesilmez’ kanaatinin itirafıdır. Elbette kesilmez de, Allah’ın verdiği aklı ve sokaktaki gerçekleri ne yapacağız? Elbette film sonunda aklı başında kalmış insan bulabilirsek…
FACEBOOK YORUMLAR