Çetin ÜNSALAN

Çetin ÜNSALAN

EKOPOLİTİK
[email protected]

Tavşana kaç tazıya tut ekonomisi

18 Ağustos 2023 - 12:37

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye Bankalar Birliği Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, reel sektör odaklı bir tavır ortaya koydu ve bankaları da tüketici kredisi yerine, reel sektör kredilerine odaklanmaları gerektiği hususunda uyardı.

Kulağa ne kadar hoş geliyor değil mi? Keşke öyle olsa... Çünkü bu tavrın samimi olduğunu anlayabilmemiz için bazı göstergelerin savı doğruluyor olması lazım. Öncelikle kamunun bankalardan kaynak talep edecek şekilde oyunu kurgulamayı bırakması lazım.

Siz hem kamudan başkasına kredi vermeyi cazip olmaktan çıkarıp, ondan sonra da dönüp insanlara çağrı yapamazsınız. İş sadece burada bitmiyor ki... Reel sektörün iç piyasadaki gücünü de kırıyorsunuz. Nasıl mı?

Sahte bir enflasyonla gelir artışı yapıp, sonra da ilkesel olarak zaten yanlış olan kredi ile beslenmeye alışmış bir tüketicinin önünü keserseniz, iç piyasadaki daralmayı arttırırsınız. Belki tüketimsizlikten enflasyonla mücadeleye katkı sağlarsınız ama elde edeceğiniz tek şey rakam olur.

Çünkü böylesine ani frenler ve hesapsız, rakam yakalamaya odaklanmış hedefler önce bireyleri, sonra esnafı, ardından da ona mal satan üreticiyi ya iflasa sürükler ya da hareket edemez noktaya getirir.

İç piyasada gücünü kaybetmiş bir üreticinin de, zaten vade talep etmeye başlayan yurtdışında rekabetçi olmasını ve para kazanarak mal satmasını beklemek, bütünüyle bir hayalcilikten ibaret kalır.

Peki iş sadece bunlarla, yani yaklaşımla mı alakalı? Ne yazık ki hayır. Bankaları karşısına alıp, reel sektörün talepleriyle karşı karşıya getiren Hazine ve Maliye Bakanı, gerçekten üreticiye, ihracatçıya destek niyetindeyse, kendi uygulamalarından işe başlamalı.

İhracatçının gelirine kar muamelesi yaparak, getirdiği ihracat gelirinin yüzde 40’ını Türk Lirası’na park etme zorunluluğunu uygulayan kim? Bu haliyle zaten reel sektörün döviz ihtiyacı işini yapabilmek için devam edeceğinden, bu kesime kur riskini yıkıyorsunuz.

Sonra ihracat kredilerinin 5 katı arttırılmasından bahsediliyor. Evet düzenleme yapıldı. Ama şayet bir ihracatçı bunu kullanmak isterse şartları var. Yüzde 40’ın üzerine geri kalan yüzde 30’u da Türk Lirası’na park etmesi ve hatırı sayılır bir süre de döviz almaması şartı getiriliyor mu? Evet...

Bu durumda, böylesine büyük bir kur riskiyle karşı karşıya bıraktığınız, kredi kullanmasını olanaksız hale getirdiğiniz, hatta girdileri nedeniyle döviz harcaması zorunlu olan bir kesime bir de döviz alım kısıtlaması uyguladığınız bir ortamda nasıl bir destekten ve ihracat, üretim odaklı politikadan söz edebilirsiniz?

Ben yanıtını vereyim; edemezsiniz. Şayet gerçekten üreten bir ülkeye odaklanmak istiyorsanız, bankaların kredi vermesi yerine projelere odaklanmasını sağlamalı, kendi uygulamalarınızı da gündem dışı bırakmalısınız. Yoksa geriye sadece beylik laflar kalıyor.

[email protected]
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum