Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanı Şemsi Bayraktar, ağustos ayına gelinmesine rağmen desteklerin açıklanmadığından dert yandı.
Bence TZOB Başkanı yatsın kalksın açıklanmayan desteklere duacı olsun. Çünkü ortada çok daha dramatik bir durum var.
Yıllarca tarımı üvey evlat görerek, dünyadaki 87 ülkeden fazla bir alanı tarım dışında bırakan, işsizlikte sıkışınca istihdamı buradaki flu ortamdan karşılayan iktidar, şimdi de paraya sıkışmış olmalı ki tarlaya salma çıkarıyor.
Bugünlerde köylüye ve çiftçiye, il tarım müdürlüklerinden bir yazı gidiyor. Yazıda 27 Mayıs 2014 tarih ve 29012 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Çiftçi Kayıt sistemi yönetmeliğince kurulan ilçe tahkim komisyonlarına atıfta bulunuluyor.
Bu komisyonun 27 Temmuz 2017 tarihinde aldığı karara dayanarak başta Trakya’daki çiftçi olmak üzere, köylüye suç isnat ediliyor. Suçlama şu: 2004 – 2014 yılları arasında ekilebilir olmadığı belirlenen parsel alanlarından, haksız yere destek alındığı tespit ediliyor. Bu zaman zarfında alınan desteklerin, “geri iade edilmesi” isteniyor.
Neden bir önceki vurguyu tırnak içinde yazdığımı açıklamam gerekirse, devletin resmi yazışmasını gerçekleştirenlerin Türkçe’den ne kadar bihaber olduğunu ayrıca vurgulamak içindi. Geri iade edeceklermiş. Kimler memur masasında oturuyor, siz düşünün.
Türkçe’den bihaber arkadaşlarımız kamu adına ne istiyor? Amme Alacaklıların Tahsili Usulü Kanunu’na göre bugüne kadar alınan desteklerin 15 gün içinde Ziraat Bankası’nın detaylarına yazmaya gerek duymadığım hesabına paranın yatırılmasını...
Elimdeki belgede istenen rakam yuvarlak olarak 3 bin 150 TL. Bu rakamın bin TL olanı da 4 bin TL’lere varanı da olduğu belirtiliyor. Nasıl tespit etmişler? Uydu görüntüleri üzerinden... Bak, bak, bak... Böyle de bir kılıf uydurdun mu, benim köylüm ne yapsın? Anlayamadığı bir konuda, piyango gibi çıkan, ama cep delik cepken delik durumdaki haliyle ödenmesi gereken alacağa bakıp duruyor.
Peki hangi ada, hangi parsel, hangi pafta ya da hangi sınırdaki tarlaya istinaden bu tespit ve fiyat belirlenmiş? İşte orası muamma. Fazla kurcalanmasın diye de uydu görüntülerine atıfta bulunulmuş. Bu nasıl bir uydu görüntüsü imiş ki, 2014 yılına kadar uyumuş? Bu nasıl bir uydu teknolojisiymiş ki, tespiti yaparken koordinatları ortaya koyup, tebligatı yapanların da zarfın içine koymasına sağlamamış?
Bu nasıl bir dolandırıcılık vakası imiş ki, 2014 yılına kadar herkes uyumuş? Bu ne tür bir haksız kazanç elde edinimiymiş ki, bu konuda, yani 10 sene boyunca bu teşviklerin ödenmesine imza atan tek bir memur hakkında bu konuda soruşturma yapılmamış? Faizi de cabası.
Türkçe bilmeyen sevgili memur arkadaşlarımız konuya ne kadar vakıf bilemiyorum ama, böyle tebligat ve suçlama olmaz. Buna olsa olsa devlet paraya çok sıkıştı; sokaktaki adamın da canına ot tıkandı; bir de köylüde şansımızı deneyip salma çıkaralım taktiği derler. Ama çiftçi de adama sorar: Ne verdin ki; ne istiyorsun?
FACEBOOK YORUMLAR