Çetin ÜNSALAN

Çetin ÜNSALAN

EKOPOLİTİK
[email protected]

Tarım topraklarının statüsü güçlendirilsin

25 Mayıs 2022 - 20:49

Dünyanın çok uzun zamandan beri adım adım gelen bir fırtınaya karşı ne kadar hazırlıksız yakalandığı bir kez daha ortaya çıktı. Bir tarafta iklim krizi, diğer tarafta gıda krizi hem ekonomileri, hem bireylerin yaşamlarını, hem de sosyal barışı tehdit etmeye doğru ilerliyor.

Pandemide çok net görülen bu gerçek, aslında iklim krizinin derinleşmesi ve mevsimlerin farklılaşmasıyla birlikte birçok tarım ülkesini kuraklaşma gerçeğiyle buluşturuyor.

Bizim de içinde bulunduğumuz ülkelerin, çok vakit kaybetmeden topraklarını rehabilite etmesi, her bir hektarına altın değerinde yaklaşım göstermesi ve verimlilik esaslı, üreteni kazandıran politikalara geçmesi gerekiyor.

Elbette meselenin iklim krizi boyutu olduğu için yenilenebilir enerjiyi de tartışmasız başlıklardan biri olarak eş güdümlü olarak yürütecek politikalara ihtiyaç var. Davos’un da ana gündem maddesini oluşturan gıda ve enerji krizlerini seyretmek yerine, eyleme geçmenin tam vaktidir.

Bu sebeple 2008 yılında 10 günlük yazı dizisi halinde kaleme aldığım Ekonomi Kurtuluş Projesi başlıklı makaleler toplamının tarım ile ilgili bölümünü, yeniden yeniden ve bıkmadan yeniden hatırlatıyorum. İşte ‘8. Adım Milli Tarım’ başlığıyla yazdığım yazının o çözüm bölümü:

“…Öncelikle köylerimizin modern köyler haline getirilebilmesi için 300 adet ihtisas köyü kurulmalı. Bu köylerin üretim, pazarlama ve turizm amaçlı kooperatif kurmaları teşvik edilmelidir. Kurulacak bu köy kooperatiflerinin bir araya gelerek Köy Koop. Birlikleri kurmaları teşvik edilmelidir.

Köy Koop. Birlikleri’ne ait, devlet karayolları üzerinde, imal ettikleri ürünleri sergileyebilecekleri ve pazarlayacakları ihtisas köyleri kurulmalıdır. Bu projenin Atatürk’ün hedefleri arasında olduğu da, hatta çiziminin de yapıldığı görülüyor.
İhtisas köyleri için belirlenecek yerlerin kamu tarafından tahsis edilmesi ve içinde; Köy Enstitüleri benzeri yatılı ziraat meslek liselerinin bulunması, kültür ve sanat merkezlerinin olması, sağlık merkezlerinin yer alması, dinlenme tesisine ve akaryakıt istasyonlarına sahip olmaları sağlanmalıdır. İhtisas Köyleri yapılanması için en güzel örnek olarak günümüzde Polenezköy ve Beyşehir Huğlu Beldesi verilebilir. Bu iki beldede de karakolun olmadığına dikkatinizi çekmek isterim.

Tarımda ikinci adımı ise modern tarım ve hayvancılığa dayalı sanayilerin kurulması oluşturuyor. Köy Kooperatifleri Birliği tarafından 150 tane modern ve organik tarıma dayalı sanayi, 150 tane de modern ve organik hayvancılığa dayalı sanayi kurulacak. Bunların kurulması teşvik edilirken, bu amaçla belirlenecek yerler kamu tarafından birliklere tahsis edilecek. Elbette bu aşamada kooperatif ve birlik yasalarının yenilenmesi gerekiyor. Almanya’daki Ulusal Tarım Birliği DGRV örnek olarak incelenebilir.

Almanya’daki Raiffeisen Tarım Birliği’nin 560 bin üyesi var. Süt ve süt ürünleri imalatı yapıyor. Kendi bankasına sahip (Raiffeisen Bank). Kendi eğitim merkezleri bulunuyor ve üyelerine eğitim ve sertifika veriyor. Kendilerine ait dış ticaret şirketleri var. Yani ihracatı kendi gerçekleştiriyor ve en önemli yine kendine ait dış temsilcilikleri mevcut.

Sistemin bir üçüncü ayağını da organize modern tarım ve hayvancılık bölgeleri oluşturuyor. Tarım ve hayvancılık için ayrı ayrı kurulacak bölgelerdeki imalatlar, üretici birliklerine ait uluslararası pazarlama ve dış ticaret şirketlerinin kurulmasıyla satılacak.

Tarım bölgelerinde; arazilerin birleştirilerek belli büyüklüklere ulaşılmasının teşvik edilmesi gerekiyor. Farklı büyüklük dilimleri arasındaki araziler için özel teşvikler hazırlanacak. Modern tarım, modern meyvecilik ve modern sebzecilik usullerinin uygulanacağı, uluslararası standartlarda mamullerin imal edileceği organize tarım bölgeleri oluşturulacak.

Hayvancılıkta da büyükbaş hayvanların bir araya getirilerek modern tesislerde hayvancılık yapılmasının, uluslararası standartlara uygun üretimlerin teşvik edilmesi gerekiyor. Yine kooperatif birlikleri aracılığıyla balık sahalarının envanterinin çıkarılması, balıkçılık politikası uygulanması, üretim çiftliklerinin yine kooperatifler aracılığıyla işletilip, satışının gerçekleştirilmesi temin edilecek. Ayrıca ürünlerin soğuk muhafaza ve taşımacılık zincirleri ile pazara ulaşımını sağlayacak sistemlerin de kurulması sağlanacak.

Bunlar için gerekli kaynak ise insan kaynakları açısından bakıldığında üniversitelerimiz ve meslek liselerimizden, mali kaynak adına da Ziraat Bankası üzerinden aktarılacak.

Proje çerçevesinde miras yoluyla arazilerin sürekli küçüldüğü ve üretimin düştüğünden hareketle Miras Hukuku’nun yenilenmesi gerekiyor. Ayrıca hisseli tapulara bankalar ipotek koyamadığı için kredi veremiyor. Tarım Bakanlığı da tüm arazide ekim yapılmadığı için teşvik primi veremiyor.

Sonuçta üretici birlikleri ile ilgili yasanın yenilenmesi ve siyaset dışı olacak biçimde yeniden hazırlanması ihtiyacı da gündemde bulunuyor…”

Peki tüm bunlara nereden başlamak gerekiyor. İki ana başlık var. Birincisi sağlıklı bir tarım envanteri yapıp, stratejiyi buna göre oluşturmak, ikincisi de tarım alanlarının statüsünü güçlendirmek.

Hiç mevcut düzenlemelerin buna uygun olduğundan bahsetmeyin. Sonuç ortada... Bence bundan sonra tarım arazileri üzerine inisiyatif kullananların vatana ihanete varacak caydırıcılıkta yaptırımla karşı karşıya gelmesi gerekiyor. Bir de tarıma teknolojiyi katarsanız; bu işten bırakın ağırlaşan sorunları, hiç ummadığımız kadar müreffeh bile çıkabiliriz.

[email protected]
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum