Tarihi oranda artış yapıldığı söylenen, ortalama ücret olmadığı iddia edilip, dolar bazında geçmişi aşınca ne kadar büyük iş olduğu anlatılan asgari ücret, henüz alanların cebine girmeden açlık sınırının 300 TL altında kaldı.
Bu arada Meclis’in gündemindeki yasal düzenlemede de işverenin desteği 250 TL’den 500 TL’ye çıkarılıyor. Şimdi sorarsan, bunu da desteği yüzde 100 arttırdık diye anlatırlar.
O dönemde ekranlara çıkıp bakanından sözde gazetecisine kadar herkesin bu paranın çok iyi olduğu anlattığı fotoğraftan, bugünkü açıklamadan sonra ortada görülene rastlıyor musunuz? Herkes toz oldu.
8 bin 800 TL’lik açlık sınırını kim açıkladı? Asgari ücret masasında pazarlık yapan sendika, yani Türk-İş... Her tarafından garipliklerin aktığı bir resmin boyaları dökülürken, Bakan Nebati çıkmış ekonominin ne kadar iyi durumda olduğunu söylüyor.
Aslında açlık sınırının altında kalan, ortalama ücret haline dönüşmüş bir asgari ücret yeterince dramatik. Ama konuşulmayan bir yanı var ki, onun da dikkatlerden kaçmaması gerekiyor.
Bu kadar kısa süre içinde böylesine hızlanmış ivmeyle yükselen açlık sınırı, aslında söylenenlerin aksine enflasyonun bize düşmediğini, alım gücünün daha çok eridiğini anlatıyor.
Şimdi sadece TÜİK’in değil, anketler hazırlayan, hatta Başkan düzeyinde çıkıp sene sonu enflasyon hedefinde bir değişiklik olmadığını söyleyen Merkez Bankası’nın, ekonomide işlerin yolunda olduğunu söyleyen Hazine ve Maliye Bakanı’nın, bu şartlar altında yüzde 25 yapılmış zammı emekliye yüzde 30 diye açıklayıp, ne kadar büyük bir destek verdiğini söyleyen Cumhurbaşkanı’nın da izahat vermesi gerekmiyor mu?
Şu bir gerçek ki, sokaktaki enflasyonun yanından bile geçmeyen rakamlar açıklayıp, sonra da düşüş trendinden bahsedip, bir ay içinde açıklanan asgari ücreti geçen bir açlık sınırı ortada duruyorsa, bu gelir seviyesindeki yıpranmayı; yüzde 300’leri aşmış banka karları enflasyonun altında olarak analiz ediliyorsa enflasyonu; kur bazında maliyet yapamadığı için ihracat pazarlarında erimeye başlayan ihracatçı da kurun gerçek değerini bize anlatmıyor mu?
Türkiye’de üretmek yerine, para dağıtmak esas alındığı ve insanların gözü bunun üzerinden boyandığı, talep edenin bu noktaya konsantre olduğu bir ortamda, siyasetçinin de göz boyamayı alışkanlık haline getirmesinden daha doğal bir sonuç olamaz.
İşte bakın; Ülkede asgari ücret 8 bin 506, açlık sınırı 8 bin 864, yoksulluk sınırı da 28 bin 875 TL. Ortada tarihi rakamlar dolaşıyor da, bunlar övünülecek değil, utanılacak nitelikte. Bunu kimse görmüyor mu zannediyorsunuz?
[email protected]
FACEBOOK YORUMLAR