Türkiye’nin bir yanda yaşam koşulları, öte yanda üretim maliyetleri açısından enflasyon önemli bir sıkıntı. Öylesine kritik bir konu ki, hem fakirliği hem de işsizliği körüklüyor.
Enflasyonun kağıt üzerinde dizginlenmesine rağmen, gerçeği yansıtmadığı ise herkesin hemfikir olduğu bir konu. Söylenenin aksine iç piyasadaki daralma üreticinin maliyetlerini fiyata yansıttığını doğrulamıyor.
Ortaya çıkan iyileşme büyük ölçüde satıştan imtina ederek vadelerin düşmesinden veya peşin para talebinden kaynaklanıyor. Çünkü uzayan vadeler sadece alacak riski yaratmıyor; aynı zamanda ürün fiyatlarının da şişmesine neden oluyor.
Yani bir gevşeme varsa o da yeni satışlardaki vade kısalması kaynaklı iyileşme olabilir. Onun dışında üretim maliyetlerinde herhangi bir rahatlama yok. Aksine asgari ücretten enerjiye kadar tüm kalemler TL bazında, borç ve hammadde gibi girdi maliyetleri de dolar bazında arttı.
Bu nedenle ortadaki büyük sorunu görmemek, iflas, işsizlik gibi kritik problemleri de ıskalamak anlamına geliyor.
Hele ki Merkez Bankası’nın enflasyon raporunda atıfta bulunduğu gibi, tüketici enflasyonuna üretici enflasyonunun baskı yaptığı görmek, ama hiçbir şey yapmamak aymazlıktır.
Türkiye’nin üretici enflasyonunun yarattığı kasılmayı doğru okuması, elinde sonunda fiyatlara yansıyacağını bilmesi, ama bugün itibariyle yansıyanın üretici maliyetleri değil, dağıtım ve perakende noktasında artan maliyetler olduğunun farkında olması gerekir.
Ortada üretici maliyetlerinin fiyatlara yansıtılamaması gibi büyük bir sorun var. Bunda daralan iç piyasa, kırılan tahsilat zinciri, üretimdeki sabit giderlerin yükselmesinden kaynaklanan imalata devam etme zorunluluğu gibi bir dizi etken var.
Sorunu, maliyet gibi göstermek ve gerekçe olarak yorumlamak ise, üzerine hızla gelen aracı görmezlikten gelmeye eşdeğerdir.
Şimdi tüm bunların üzerine bir de yenilenen seçimin yarattığı kilitlenen piyasa, ekstra daralan talep ve finansman kaynaklarının kasılması gibi bir dizi problem daha eklendi. Şayet bu süreç doğru yönetilemezse, yani mevcut yaklaşım devam ederse hesap edilenin üzerinde sorunlarla karşı karşıya kalacağımız açık gözüküyor.
Bu nedenle gündeme ekonomiden koparan iktidar da, gerçeklere gözlerini kapatıp kendi gerçeğinin hayal dünyasında yaşayan Merkez Bankası da, tüm bunları ‘istediğim olsun’ yaklaşımıyla dayatan ekonomi yönetimi de, ekonomi adına ateşle oynuyor.
Ve ne yazık ki bu ateş hepimizin elini yakacak.
FACEBOOK YORUMLAR