Türkiye ekonomisi büyük bir sıkıntının içinde. Kim ne derse desin, gerçek bu…. Üstelik bu sıkıntıyı okumaya çalıştığınızda ortaya çıkan başlıklara ve problemlere yetişemiyorsunuz. Daha acısı medya bunları haber yapmayı bırakıp, bahane yaratma telaşı içine düşüyor.
Sürekli bir sonuç konuşulsun isteniyor. Fakat bu malumun ilanından öteye bir anlam taşımıyor. Oysa bir problemi çözebilmenin yolu, sonuçtan çok o sonuca neden olan olayları analiz etmekten geçer.
Şöyle hızlıca bir gündemlerimize bakalım. Dolardaki yükseliş konuşuluyor. Ama rezervlerin eksi bakiye düşürülmesi, çılgınca faiz teorileri kurulması, hatta daha temelde üretimsizleşen bir ekonominin finans piyasalarına kurban edilmesi masaya yatırılmıyor.
Öğrencilerin yaşadıklarıyla bardağın taştığı nokta olan ev kiraları meselesi ele alınıyor. Ama yıllarca bu ülkede regülatör kurum olması gereken TOKİ üzerinden bir emlak rantı yaratıldığı görülmek istenmiyor.
Etiketlere yansıyan fahiş fiyatların sorumlusu aranıyor. Hatta bakarak neden arayacak kadar meseleyi akıl boyutunun dışına çıkaran bir tavır sergileniyor. Lakin tarım ülkesinin nasıl tarım ürünleri ithalatçısı hale geldiğini kimse konuşmuyor.
Dış ticaret açığından bahsediliyor. Fakat üretimin içerisindeki ithalat payının, neden yıllardır göz göre göre azaltılması için çalışma yapılmadığından, ödenebilir olmaktan çıkan vergilerden kimse söz etmiyor.
Dış siyasette bir dış güçler masala uyduruluyor ve buradan herkesin Türkiye’ye karşı tavır takındığından bahsediliyor. Ama 20 yıldır bu ülkede yalpalayan dış siyasetin sonuçlarını yaşadığımızı kimse dile getirmiyor.
İnsanların ne kadar müreffeh hale geldiğini, otomobil ve ev sahibi olduğunu ballandıra ballandıra anlatanların içinde, bunların tamamen kredilerle alındığını, bu krediler ödenemediğini için bankaların icralık mal ve gayrimenkul deposu haline geldiğini ve bunun da tamamen kazanmadan harcama politikasının bir sonucu olduğunu ifade eden bulunmuyor.
Kişilerin aşırı borçlanmasından söz ediliyor. Lakin yıllarca tüketim ekonomisi uygulandığını, insanlara çakma bir enflasyonla maaş zammı verilip bunun kat be kat üzerinde maliyetlerle yaşamasının krediyle mümkün olabileceğinin anlatıldığı dile getirilmiyor.
Velhasıl kelam ortadaki fiyaskonun elbette sonuçlar itibariyle fotoğrafını çekmek mümkün. Ama sadece sonuç tartışıp, burada da fırsatçı, dış güç ve benzeri mitler yaratarak sorumluluktan sıyrılmanın çözüme bir faydası yok. Gerçek olan şu ki, Türkiye’de ekonomi yanlış yönetilmiştir. Yönetilmeye devam edilmektedir ve ne yazık ki tersi oluyormuş gibi medya üzerinden de reklamı yapılmaktadır. Sonuç mu istiyorsunuz? Daha çok ağlarız.
[email protected]
FACEBOOK YORUMLAR