Siyasette dillere pelesenk olan bir ifade var. Her biri ‘Cumhuriyet tarihinin...” diye başlıyor. O zaman ben de geleneği bozmayayım ve Cumhuriyet tarihinin en sıkıntılı dönemini geçiren SGK, elinde 2015 – 2019 alacaklarını tahsil edemediği için satamadığı menkul ve gayrimenkuller, tahsil edemediği alacaklar nedeniyle sıkıntı içinde.
Kurum, 5 yıl içerisinde yaklaşık 69 milyar TL’lik alacağının, hacizden satışa çıkanlarla dahi sadece 297 milyon TL’sini kasasına koyabildi. Ekonominin açmaza düştüğü, pandemiyle de şartların ağırlaştığı 2020 ve 2021 Şubat itibariyle son durum ne, onu da bilemiyoruz.
Fakat bu denli büyük bir açık ve tahsil edilemeyen alacak gerçeğini yaşayan, öte taraftan işsiz kalandan bile sağlık primi istenen, yardımların da işsizlik fonundan yapılarak, fonun eritildiği bir iklimde, dile gelmeyen bir meseleyi sizlerle paylaşacağım. Lakin öncelikle mevcut tartışmalardaki hataya düşmemek adına şunun altını çizeyim. Yaşananlar da zarar da kurumların veya kurumu yönetenlerin değil, ekonomimizin yapısı nedeniyle ekonomiyi yönetenlerin eseridir.
Dönelim ana konuya... Zaten bugünlerde esnaf burnundan soluyor. Bir dokun bin ah işit. Ama anlaşılan o ki, optikçi esnaf ve buradan hizmet alanlar açısından yaşanan sıkıntıların boyutu daha eskilere dayanıyor.
Belli periyotlarda gözlük değişimi hakkınız vardır; bunu bilirsiniz. Sağlık konusu olduğundan gidersiniz halk deyimiyle gözlükçüye, belli standartlar içinde kalmak kaydıyla yeni gözlük camınızın ve çerçevenizin bedeli karşılanır. Siz de katkı payınızı ödersiniz.
Duruma bakılırsa burada büyük bir yangın var. Öncelikle esnaf, şu an uygulanan fiyatların listesinin 2011 yılından beri değişmediğine dikkat çekiyor. Peki bu durumda ne mi oluyor? Kurum çerçeve için 2011’den beri 37,5 TL ve cam başına da 5 TL’den 10 TL’yi karşılıyor. O senelerde bu fiyatlar anlamlı olabilirdi; ama bugün halen aynı fiyat vicdanla bağdaşıyor mu?
Üstelik yaşanan duruma karşılık, hizmeti veren optik noktası ödemesini 3 ay sonra alıyor. Şayet başvuru formunda en ufak bir yanlış yapmışsa, düzeltmesi için geri gönderilen formla değil, başvurunun iptali ile karşı karşıya kalıyor. Yani kurumun karşılayacağı da cepten gidiyor.
Peki bunu yapan kurum yenilemeler konusunda nasıl bir tavır takınıyor? Yıllık takribi 2 bin TL’lik yenileme parasını gayet rahat bir biçimde isteyip, kasasına koyuyor. Esnaf konuyla ilgili itiraz edecek olursa da ‘işine gelirse’ deniliyor. Meseleyi kurcaladıkça içeriden başka kokular da geliyor.
Mesela optik gözlük reklamı yasak. Ama cezasını göze alarak bu reklamları yapan büyük firmalar var. Defaten aynı kusur ortaya çıkmasına rağmen, cezayı tahsil etmekten başka da bir yaptırım hayata geçmiyor.
İlginçtir burada da adı dolaşan, mesela bir firmanın merkezi de yurtdışında. O zaman insanın aklına ister istemez ‘esnaf burada da gözden çıkarılıyor ve belli başlı firmalara pazar teslim mi ediliyor’ diye de gelmiyor değil. Doğru veya yanlış ama son 10 yılki uygulamalar sonucunda esnaf bunu kendi arasında, üstelik firma ismi de telaffuz ederek konuşuyor.
Tekrar fiyat listesine dönecek olursak... 2011 listesinin uygulandığı ve iki cam için 10 TL, çerçeve için de 37,5 TL’nin karşılandığı piyasa koşullarında güncel fiyatlar ne? Ortalama organik tek cam 80 TL civarında. Standart bir gözlük çerçevesini de zorlarsanız 100 TL ortalamayla edinebilirsiniz.
Yani fatura 260 TL, karşılanan kısım 47,5 TL... Geriye kalan 212 TL ne oluyor? İşte onu vatandaş karşılamak zorunda kalınca dram başlıyor. Gözlükçü esnaf yaşam mücadelesi verirken, ihtiyacı nedeniyle bu gözlüğe ulaşmaya çalışan vatandaş da, son derece sağlıksız bir durum olmasına rağmen işportaya düşüyor.
Çıkma gözlük diye bir kavram oluşmuş durumda. Esnaf iade olan ya da gözlüğünü değiştirerek eski çerçevesini bırakanların ürünlerini bir çekmecede saklıyor. Eğer içlerinden vatandaşın beğendiği varsa ucuza, parası yoksa da ücretsiz veriyor.
Daha olmadı numarasını alan tüketici, seyyar tezgahına gidip onunla ihtiyacını gidermeye çalışıyor. Esnafın biri vatandaşın durumunu anlatırken şöyle bir örnek verdi. “Bir karı koca bu sistemle gözlüklerini yenilediler. Zorlaya zorlaya gözlük başına 50 TL SGK payı çıktı. Günlerdir iki gözlük için 100 TL’yi bulamadıklarından gelip gözlüklerini alamıyorlar.”
Nasıl büyük bir dram yaşandığını görüyorsunuz değil mi? Son derece hayati bir ürün üzerinden esnaf ayakta kalma mücadelesi veriyor; vatandaş da ihtiyacını gidermek için gereken parayı bulamıyor.
Öbür taraftan da tüm sorunlara rağmen insanların ihtiyaçlarını gidermeye çalışan esnafın en ufak bir yazım hatasında alacağının üzerini çizip, sürekli yasağa rağmen reklam verenleri görmezden gelen yönetim anlayışı içinde, piyasa tekellere teslim edilen bir sürece doğru sürükleniyor.
Bence ekonomi yönetimi geçmiş SGK dönemlerine bakıp, 40 yıllık defterleri karıştıracağına önündeki dramı görsün. Göremiyorsa çok geç olmadan bir gözlükçüye gitsin. Elbette cebinde katılım payını karşılayacak parası varsa ve bu hizmeti alabileceği esnaf halen kepenk indirmediyse...
Her şey bir yana, yazının sonunda tekrar aklıma geldi. 2011 yılı liste fiyatını uygulamak nedir Allah aşkına?
[email protected]
FACEBOOK YORUMLAR