Çetin ÜNSALAN

Çetin ÜNSALAN

EKOPOLİTİK
[email protected]

SGK alacakları size bir şey anlatmıyor mu?

27 Eylül 2023 - 07:19

Sosyal Güvenlik Kurumu 70 milyar TL’lik alacağı ile açmazın ortasında. Haciz söz konusu olur mu? Olsa da bir şey fark etmiyor.

112 milyar TL’yi aşan alacağının sadece 43 milyar TL’sini tahsil edebildi.” Peki tahsil edilenlerin içindeki hacizliler fotoğrafı ne? “SGK, 7 yılda sadece 758 bin 168 adet mal ve 450 bin 406 gayrimenkul için haciz işlemi başlatabildi; yalnızca 12 bin 264 gayrimenkulü ve bin 449 malı satabildi.”

Dikkatinizi çekerim bu insanlar, vergi ya da prim kaçıranlar değil. Kayıtlı, borcunu beyan edip, ödeyemeyenlerden oluşuyor. Yani kaçak ya da kayıt dışı çalışanlarla bunları bir tutamazsınız.

O zaman bu resmi iyi okumak gerekmiyor mu? Sonuçlara tek tek bakalım. Öncelikle bu manzarada insanları haczederek işi halledeceğini zannetmek, daha büyük yıkımların ve kapanmaların önünü açmaktan başka sonuç vermez.

Bir diğer sonuç da haczettiklerinizi satamıyorsunuz. Demek ki buradan da piyasanın çok durgun olduğunu ve ekonomide yaprak kıpırdamadığını bir kez daha anlamak mümkün hale geliyor.

Çünkü kimsenin alıcı olmadığı bir yerde sıkıntı vardır. Mantıken birilerinin de bu malları ucuz fiyattan talep ediyor olması gerekir değil mi? Çünkü içlerinde gayrimenkulden fabrikaya kadar büyük çaplı haciz edilenler de var. Bırakın bunları malları bile satmak mümkün olmuyor.

Üçüncü başlıkta kurumun siyasetin diline pelesenk olan dönemden çok daha büyük iktisadi açmazlarla karşı karşıya kaldığının kabul edilmesi gerekiyor. Dördüncü sonuç ne? Kurumun sürekli sübvanse edilmeyeceğini, insanların da ödemelerini yapamadığını düşünürsek sonuç odaklı olmak gerekiyor.

Öncelikle asgari ücretten başlayan bir zincirde, artık ücretler üzerindeki prim yüklerinin tartışılması şart. Yetmez, herkese aynı prim oranını uygulamak yerine, istihdam arttıkça, prim miktarlarının azalacağı sistemlerle istihdamı desteklemeyi düşünmeliyiz.

Bu da kafi gelmez, prim oranlarını ödenebilir seviyelere çektikten sonra tabana yaymalıyız. Yani sadece sistem içinde olanların tüm yükü kaldırmaları istenen bir yapıyı sürdürmemiz olanaksız.

Kayıt dışı ile mücadeleyi etkinleştirmeli, düşük primle daha çok tahsilat yoluna gitmeliyiz. Eş zamanlı cezaları da arttırırsanız, az bir prim için kimse de bu cezaları göze alamaz. Peki tüm bunları eski yöntemle yapabilir miyiz? Hayır...

Bu fotoğraftaki primlerin yeni borçlarla birleşerek ödenebilmesi mümkün değil. Sadece ana paralarını kurtaracak taksitlendirmeler sağlamalı, ödeyenlere eşit sürede muafiyet ya da ekstra indirim getirmeli, hatta mümkünse, hızla şüpheli alacak haline gelen bu borçları silerek işe başlamalıyız.

Zaten tahsil edemiyoruz. Hiç olmazsa reel sektör destekleri olarak meseleyi görüp, teşvik için ayırdığımız finansmanla kuruma karşılıkları ödemeli ve alacak / verecek defterini kapamalıyız. Peki tüm bunlar nasıl olur? Gerçekten üretim ekonomisine geçecek bir yol haritası ile birlikte...

Bunu yaparsanız, sildiğiniz rakamlar maliyet değil, destek ve finansman haline dönüşür ve gerçek iş insanlarını ayakta tutarak, sağlıklı bir piyasa ve ekonomi yapısı ortaya çıkarırsınız. Yok seçim vaadiyle ‘sildim, affettim, yapılandırdım’ gibi yaklaşımların tamamı fiyaskodur ve bütçeye ağır yüklerden başka sonuç getirmez. Sürekli olan ad bu zaten.

[email protected]
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum