Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin son çalışmasını önemsiyorum. Ülkenin avantajlı olduğu ürün gruplarına ve pazarlara odaklanarak ihracatını arttırması ve kalıcı hale getirmesi amaçlanacak. Çalışmayı önemsiyorum, zira az kurşunla daha uzun süre savaşmak, ticaret savaşlarının kızıştığı, korumacılığın arttığı şu günlerde her zamankinden daha akılcı bir tavır.
Hadi cesaretlerini kırmayayım diyorum ama insan da içinde tutamıyor. Ricardo Modeli ile ihtisaslaşma üzerinden tutundurma çalışmaları yapacaklar. Bu model karşılaştırmalı üstünlüğe sahip olduğunuz alanlarda ülkelerin dış ticaret yapmalarını öneriyor.
Oysa bizim TİM, meseleye sadece ihracat bacağından yaklaşıyor. Zaten daha sakatlık buradan başlıyor. Ama haklarını yemeyelim; çünkü bir araştırma yapılmış. Bence de çok kıymetli ve doğru bir yoldalar. Ama eksikler.
Araştırma sonuçları, envanterin yerini tutmaz. Türkiye’de sanayi, tarım ve işgücü envanteri sağlıklı yapmadan, dış siyasetinizi düzeltmeden, içte üreticiyi destekleyecek altyapıları kurmadan, yani üretim yapanı üretim yaptığına pişman etmekten vazgeçmeden sonuç alamayız.
Şimdi kimse çıkıp bana İVME Ekonomi Paketi’nden falan söz etmesin. O pakette kaynağı belirsiz bir ulufeden başka bir şey yok. Kaynağı belirsiz derken, bir yenden para gelecek de dağıtacaklar anlamına gelmesin. Öyle bir para yok. Ama laf çok.
Ayrıca o parayı verseniz de yine aynı noktaya geliriz. Herhangi bir temel çalışmanız yoksa, kaç kat bina dikmeye niyetlenmeniz, depremde ne kadar çok zarar göreceğinizi belirlemekten başka bir işe yaramaz.
Tekrar ihracatçının çalışmasına dönersek, öne çıkabilecek ürünlerimizle strateji oluşturmamız gereğine dikkat çekiliyor. Fakat siz halen tarımı ve tarıma entegre sanayi ile kooperatif tipi modellemeleri konuşmuyorsanız; bu meselenin de çok uzağındasınız anlamına gelir.
Ülkede dış ticaret açığını azaltacak ve açık vermeden üretim yapmayı en kısa sürede hayata geçireceğimiz alanlardan biri tarım. Tarım da tarlada olur; serada değil. Sera da ancak tarlanın dışında, yani tam kapasite kullanırken gerçekleştirilen ekstra üretimleri tanımlar.
Yine de çalışmayı önemsiz gördüğüm düşünülmesin. Dediğim gibi önemli ama eksik. Mesela 200 ihraç edilen üründen 47’sinde karşılaştırmalı üstünlüğe sahip olduğumuza dikkat çekiliyor. Peki o zaman sorarlar: Daha çok satmak mı; daha çok kazanmak mı?
Dert daha çok kazanmak olduğuna göre, 47 üründe üstün olduğumuz bir ortamda niye kilo ortalaması 1,5 dolara mal sattığımızın da sorgulanması gerekmez mi? Yani sözün özü şu: TİM, bence dikkate alınması gereken bir çalışma yapmış. Ama sonuç getirecek bir eylem planı değil.
İç pazarınıza hakim olmadan, komşularınızla barışmadan, uzak diyarlarda kalıcı başarılara imza atamazsınız. Ayrıca Ricardo bile dış ticaretten bahsederken, onu ağlatıp salt ihracattan konuşamazsınız.
Öne çıkabilecek ürünlerden bir strateji oluşturma tavsiyesi verirken de, envantersiz bir stratejinin sonuç vermesini bekleyemezsiniz. Yineliyorum: çalışma olumlu, ama sadece bir çalışma. Gerçek bir yüzleşme olmadan sonuç vermez. Bu halimizle de ancak Ricardo’yu ağlatırız; elbette annemizle beraber.
FACEBOOK YORUMLAR