Çetin ÜNSALAN

Çetin ÜNSALAN

EKOPOLİTİK
[email protected]

Revizyona muhtaç program

05 Eylül 2022 - 01:01

Bir ekonomide dengeler şaştı mı ve sizler oluşturulan rakamlar üzerinden konuları konuşmayı alışkanlık haline getirdiniz mi, işler kontrolden kaçtığını gibi plan, program yapmayı da anlamsız hale getiriyor.

Bugüne kadar açıklanan Orta Vadeli Programları düşünün. İçinde hedefini tutturmuş bir tane bile yok. Zaten bu nedenle de Berat Albayrak zamanında adı değiştirilip, sıfır noktasından işe başlandığı ifade edildi ve adına YEP, yani Yeni Ekonomi Programı denildi.

Zaten o gün daha öncekilerin başarısız olduğu resmen kabul edilmiş oldu. Fakat kaderin cilvesine bakın ki Albayrak’ın Bakanlık icadı YEP, hedef tutturamayan OVP’ye bile rahmet okuttu. Nitekim ardından tekrar orta vadeli program tanımlamasına geri dönüldü.

İsim konusunda git geller yaşanırken, değişmeyen tek bir nokta vardı o da bu programların hedef kalitesine dair sorgulama. Elbette böyle olunca ortaya çıkan büyük sapmaların da sorumlusu ortada kaldı. Oysa sorumlu yönetendir. O açıklamaya ne isim verdiğiniz ya da Bakan’ın kim olduğu ayrıntıdır. Ama bizde Bakan ile gelip giden programlar silsilesi var. Sanki her biri ayrı hükümet…

İşte tüm bu gelişmelerin ardından ve sistem değişikliği de gerekçe gösterilerek mesele Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a bağlandı. Sanki Albayrak döneminde bu sistemde değilmişiz gibi. Hadi bunların da hepsi ayrıntı. Ama hedef tutturulamama meselesi istisnasız bu dönemde de gündeme gelmedi.

Şimdi yeni program açıklandı. Sadece hedefleri üzerinden meseleye baksanız, bugünden revizyonların arka arkaya geleceğini görüyorsunuz. İki örnek vereyim. 2022 yıl sonu enflasyonu yüzde 65 tahmin edilmiş.

Bugün yüzde 80 olan enflasyon hangi baz etkisiyle hızını azaltacak da buralara inecek? Hatta son yapılan zamları bile dikkate alsanız, gevşemenin olamayacağı o kadar açık ki. Son dünya gıda fiyatları trendine bakın.

5 aydır düşüş eğilimini sürdürüyor. Bu konuyla ilgili FAO Türkiye Temsilci Yardımcısı’nın yaptığı açıklama zaten her şeyi anlatıyordu. Dedi ki:” Gıda fiyatlarındaki düşüş Türkiye’ye de yansıyacak ama maliyetlerdeki artış o kadar yüksek ki arada kaynayıp gidiyor.”

Şimdi böyle bir fotoğraf içerisinde enflasyonun sene sonunda yüzde 65’e geleceğine gerçekten inanıyor musunuz? Bitmedi, son yapılan zamların ve dolardaki yükselişin enflasyona hiç olumsuz katkısı olmayacağını mı hesap ettiniz?

Yani siz zam yapacaksınız ama enflasyon etkilenmeyecek öyle mi? Ayrıca enflasyon muhasebesi gerektirmeyecek bir oran bulunduğuna göre, şirketlerin fiktif kazançlarını ne yapacağız? Belli değil… Batan batar.

Yine bitmedi… Bu sene bütçeyi yılın yarısında bitirdik. Ek bütçe adı altında devasa büyüklükte aslında yeni bir bütçe yaptık. Bu harcama kalemlerinin ve harcama hedeflerinin aşılmasının, hatta bunları finanse etmek için yapılacak zamların enflasyona hiç mi katkısı olmayacak?

Hadi bir örnek daha vereyim. 2023 yıl sonu itibariyle 21,52 TL olacağı tahmin edilmiş. Gerçekçiliği elbette tartışılır ama işin orasında değilim. Başka bir noktaya dikkatinizi çekeceğim. Bu hesap yapılırken de doların yıl sonunda düşeceği öngörülmüş ve 2022 sonu öngörüsü 16,62 Tl alınmış.

2023 yılının sonunda hedeflere göre sadece dolarda yaklaşık yüzde 33’lük bir artış öngörülürken, aynı programda enflasyon hedefini yüzde 24,9’da nasıl sabit tuttunuz?  Elbette yanıtı yok. Çünkü muhtemelen bu hedeflerle ilgili tahminin bilimsel bir altyapısı da bulunmuyor.

Dayanamadım bir örnek daha vereyim. Cari fazla öngörmeyen, büyümesini yüzde 5 olarak öngören bu ekonomi, yansıtılamamış üretici maliyetlerini hiç dikkate almayıp, dünyadaki stagflasyona yönelik ortamı okumayıp, işsizliği nasıl azaltıyor? Bu da muamma.

Özetle yasa gereği bir program açıklanması gerekiyordu; o yapılmış ve tarz olarak da Yeşilçam’dan alıştığımız bir replik kullanılmış. Yaz kızım… Veri çağında, verinin petrole eş değer tutulduğu bir yüzyılda veri komedisi yaşanıyor. Çok yazık.

[email protected]
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum