Moody’s bankacılık sektörü hakkında, bilhassa reel sektör üzerinden önemli uyarılar yaptı. Elbette yanıtı gecikmedi. Candan Erçetin’in şarkısı söylendi: Onlar yanlış biliyor…
Zaten bir bizim Ankara her şeyin doğrusunu biliyor; bildikleri de ne acıdır ki hep özür ve ‘yanılmışız’ söylemiyle noktalanıyor.
Önce şunu hatırlatalım ki, bu kredi derecelendirme kuruluşları, açıklamalarını bizler ya da bizi yönetenler için yapmıyor. Onların raporları doğrultusunda buraya zamanında para getirmiş yatırımcılar adına rapor ve not ortaya koyuyor.
Türkiye ise bu raporlar neticesinde elde edilen notu kriter alıp, uluslararası pazara çıkarak para arıyor. Yani öyle söylendiği gibi cebine üç kuruş para koymakla ilgisi yok. Aksine bunların notları cebinize üç kuruş girip, girmeyeceğini belirliyor.
Öte yandan son yıllarda Moody’s’in de aralarında bulunduğu kuruluşların iktisadi hareketten çok, siyasi açıklamalar yaptığını biliyoruz. Tekrar hatırlatalım, sadece kötü not verdiklerinde değil. Kötü halimize rağmen geçer not verdiklerinde de durum böyleydi. Ama bizimkiler Nasrettin Hoca fıkrası gibi ‘kazan ölünce’ itiraz ediyor.
Tersini temenni etsem de, ne yazık ki reel sektör, kredilerin geri dönüşüm riski, ödemeler ve bankacılığın bundan nasıl etkileneceğine dair tespitler çok yabana atılır cinsten değil. Aslında piyasaya çıktığınızda bunun gerçekçi olduğunun sağlamasını da yapabiliyorsunuz. Ama hadi yine iyi niyetli davranalım; ciddiye alınmasını temenni edelim.
Fakat şüphesiz inkâr hemen başladı. Meseleleri devekuşu sendromu içerisinde, kurgulanmış rakamlar üzerinden gören ve hayatın gerçeğinden tamamen kopmuş bir ekonomi yönetimi çok tehlikeli...
Canikli elbette hemen konuyu yorumladı ve ‘ciddiye alıp, incelemeler neticesinde bu riski görürsek gerekli önlemleri alacağız’ gibisinden bahane bile uydurmadı. Uyarıların tamamen gerçek dışı olduğunu, reel sektörün ödeme problemi ile karşı karşıya kalmadığını, çünkü 250 milyar TL’lik fon ayırdıklarını söyledi.
Öncelikle bu fondan yararlanan oldu mu ya da onlar reel sektörün genelini ne kadar temsil ediyor bilmek mümkün değil. Ama ben Canikli’ye biz bize tek bir soru sorayım. Boş verin Moody’s’i ve söylediklerini… Soru şu:
Bankalardan verilmiş çek karneleriyle ve kırtasiyeden alınabilen senetler ile şu an vadesi gelmediği için gün yüzüne çıkmamış evrakın üzerindeki değeri biliyor musunuz? Dikkatinizi çekerim adedi değil, değeri…
Protesto olan ya da karşılıksız çıkandan bahsetmiyorum. Elimde bir çek yaprağım var ve vadeli 1 milyon TL yazabilir miyim? 2 ya da 5 milyon? Aynı durum senet için de geçerli. Sınır var mı? Karşınızdaki aldığı sürece, elin ayarı yok.
Olmadığına ve olmadığını da bildiğimize göre; Canikli Merkez Bankası’na, Maliye’ye, aklına gelen herkese sorsun. Şu anda tedavülde her gün basılan para miktarını biliyor mu? Bu önemli; çünkü bu para mal karşılığı ve ortada para olmadan piyasaya evrak olarak çıkıyor.
Yine bir kritik nokta da şu: piyasada 16 ay vadeli satışa peşin muamelesi yapılıyor. Yani önümüzdeki bir buçuk senelik dilimde nasıl bir risk ile karşı karşıyayız? Piyasada da ödemelerin sağlıklı yapılmadığı açık.
Eğer bunun yanıtını bilmiyorsanız; riskin boyutunu Moody’s de ölçemez, siz de… Birbirinize laf yetiştirmeyi bırakın da, gerçekten önlem alın.
FACEBOOK YORUMLAR