Turizm… Kimisi sürekli bundan bahsedildiği ve sıranın diğerlerine gelmediği için şikâyetçi, kimisi de yüzüne bakılmadığı için… Oysa Türkiye’nin dış ticaret fazlası veren sayılı sektörlerinden biri.
Kültür ve Turizm eski Bakanı Atilla Taş, 3. Milli Kültür Şûrası’nın açılış oturumda şöyle diyor: “Bir gün nasip oldu Kültür Bakanı olduk… Bir de yanında bizim bir yavru bakanlık var; ama ana bakanlıktan daha çok parası var. O da Turizm Bakanlığı. O zaman tahsisleri oradan alıp, buraya veriyordum.”
İşin finans yönetimi inisiyatiftir, onu bir kenara bırakırsak, sıkıntı aslında tam da bu yaklaşımda gizli. Çünkü kültür ve turizmi birbirinden ayırmanız mümkün değil. Tıpkı kültür ve ekonomiyi, kültür ve eğitimi ya da kültür ve üretimi ayıramayacağınız gibi.
Meseleye böyle bakarsanız; deniz kum güneşten öteye gidemezsiniz. Net bir soru sorayım: Bizde olmayıp da; İspanya’da olan ne var? Yılın 9 ayında İspanya turist sayısında 70 milyona yaklaştı. Biz 8 ay itibariyle 22 milyon turiste ulaştık. Hedef yıl sonu 30 milyon. İşin kârlılığına, tanıtım etkisiyle gelen ihracat malları kazancına vs. girmiyorum bile…
Demek ki önce bakış açısını değiştirmek gerekiyor. Aslında bu konuyla ilgili bir umut doğdu. Ekonomi Gazetecileri Derneği olarak, Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş ile bir araya geldi. Bakan Kurtulmuş çok ilginç bir çalışmadan bahsetti. 3. Turizm Şûrası…
Neden önemli derseniz, 2002 yılından sonra ilk kez toplanıyor. Bu bile başlı başına değerli… 1-3 Kasım 2017 tarihleri arasında Ankara’da gerçekleşecek. Önemli olması için yeter mi; yetmez. Kritik bulduğum bir kaç yanı daha var.
‘Üç kişi buluşalım, hadi havanda su dövelim’ durumu yok. Bakan Kurtulmuş’un aktardığı bilgilere göre bugüne kadar 13 komisyon, bin 400 saat çalışarak, raporların derlenmesiyle 150 sayfalık bir rapor ortaya konuluyor. İşte bu raporlar tartışılacak.
Yine kritik bir husus, Bakan’ın özel sektörün temel alındığı bir yaklaşıma bakanlığı kavuşturacağı ifadesiydi. Zira bugüne kadar kağıt üzerinde, işin aktörlerini dinlemeden yapılan uygulamalar bırakın yanlışlığı, çevreden hatalı tesisleşmeye kadar birçok sorunu da beraberinde getirdi.
Numan Kurtulmuş’un anlatımlarında sonuca ulaşır ya da ulaşmaz, lakin kıymetli bulduğum bir yan da hedef kitlenin belirlenmiş olması. Mevcut ve eski turistlere yönelik çalışma yapılacakken, Uzakdoğu Asya’nın odak noktaya konulmuş hali önemli. Dünyanın en çok gezen ve para harcayan turistlerinin Çinliler olduğunu biliyoruz. Lakin bir tespit daha var:
Bu coğrafyanın alım gücü yüksek alım gücü olan potansiyeli belirlenmiş. Dünya nüfusunun üçte birinden bahsediyoruz. İşte birileriyle kavga etmek yerine, pazarı çeşitlendirerek riski azaltmak adına doğru olan bu. Eskiyi kazan, yeniyi bul.
Bu çerçevede ülkelerde Türkiye yılları oluşturulacak. Mesela 2018 Çin’de Türkiye Yılı… Şûra çalışmasının sloganı ‘Tam Zamanı’… Burada da bilimsel bir veri var. Dünya ekonomisinde büyüme ortalaması yüzde 2,5 iken, turizmdeki büyüme yüzde 3,1… Gelecek yıl yüzde 3,9’a çıkacağı öngörüsü bulunuyor. Bu fark 380 milyon yeni istihdam anlamına geliyor. Neden bundan payımızı almayalım?
Şu bir gerçek ki, biz anlayışımızla, dış siyasetimizle, dışarıdakiler de Türkiye yaklaşımlarıyla turizmi mahvettik. Fakat sanki bir şeyler değişecek gibi… Çünkü temele sağlık, kongre turizmi konulurken, müzelere özel başlık açılması, önümüzdeki günlerde İstanbul özelinde, Bir İstanbul Çalıştayı yapılacak olması umut veriyor.
Bu şehirdeki paydaşların tamamının katılımıyla tüm illere yayılacak. En azından proje bu. Bakan Kurtulmuş şöyle bir söz söyledi: “Yalnız devlet düzenleyicidir. Burada şehirlerin aktörlerinin meseleye mutlaka sahip çıkması gerekir.” Bu yaklaşım hayat bulursa hem sonuç daha sağlıklı olabilir; hem de ‘yaptım oldu’ çıkmaz.
Hoşuma giden diğer bir proje de Doğu Akdeniz havzasıyla ilgili ülkelerle ile işbirliğine girilmesi. Bu projeyi çok uzun süre önce dillendirmiştim. Türkiye – Yunanistan, Türkiye – İran, Endonezya – Türkiye – Kudüs paketleri tartışmaya değer. Mesela bu son pakette Umre’ye gidenlere, 2 günlük de Türkiye destinasyonu katılmaya çalışılacak.
İşin özeti şu ki; ben bakanlığın çalışmasını beğendim. Ama eleştiri hakkımı saklı tutuyorum. Çünkü ne raporları görme şansım oldu; ne de Ankara’da gerçekleşecek 3. Turizm Şûrası’nın sonuçlarını. Ondan sonra daha net bir kanaatim oluşabilir.
Fakat kritik nokta ne biliyor musunuz? Bakan Numan Kurtulmuş, bakanlığın bütçeden aldığı payı açıkladı: Binde 5… Bunun Türkçesi ‘proje var, para yok’tur. Ne yazık ki finanse edilemeyen hiçbir proje de sonuç vermez.
Bu nedenle hazır yeni bütçe çalışması yapılırken, ümit veren bu projeler adına Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bütçesinin arttırılması öneriyorum. Aksi takdirde tüm bunlar fikirden öteye taşınamaz ve biz yıl sonunda yine cari açık finansmanı için dönüp turizme baktığımızda, azalan kârlılıkları ve nisbi düşen turizm gelirlerini görürüz.
FACEBOOK YORUMLAR