Çetin ÜNSALAN

Çetin ÜNSALAN

EKOPOLİTİK
[email protected]

Para musluğundaki tıpa

27 Aralık 2019 - 13:04

Ülkemizin şu andaki en büyük sorunlarından biri finansman... Özellikle reel sektöre yatırım yapacak, gerçek yabancı kaynağı bulmakta güçlük çekiyoruz. Elbette bunda risk algımızdan, iş yapış biçimlerimize kadar bir dizi sorunu saymak mümkün.

 

Bununla birlikte terörün olası finansmanı ve kara para aklama gibi üzerimize gelen son açıklamalar, uyarılar ya da raporlar da dikkatli olmayı gerektiriyor. Fakat kaş yapayım derken göz çıkardığımız durumlar da var.

 

Şimdi size bir iş insanının, Türkiye’de iş yapmak için nasıl sistem içerisinde kaybolduğunu ve her gün zarar ettiğinin bir örneğini paylaşacağım. Herkesin yurtdışına para kaçırmak için hülle icat ettiği günümüzde, yurtdışından finansman getirip, ülkede reel sektörü yatırım yapmaya çalışan ve tüm bu süreci de fizibiliteden paranın kaynağına kadar belgeleriyle sunmasına rağmen başarılı olamayan bir örneği paylaşacağım.

 

Çok fazla müdahale etmemek için benimle olan paylaşımından cümlelerle yazıya devam etmek istiyorum. İşte yurtdışından finansman bulup, Türkiye’de iş yapmaya çalışan sisteme nasıl takıldığını, hangi sorularla muhatap olduğunu gösteren bir haykırış:

 

“Son 1 seneden beri Ortadoğu kökenli, okumuş, yurt dışı tecrübesi fazlasıyla olan, entelektüel bir iş adamıyla çalışmaya çalışıyorum. Konumuz daha önce Türkiye’ye adına gönderilen bir finansman da değil.

Konumuz Dubai’de kurulu bir firma, ki Türkiye’de ve KKTC’de firmaları var. Ancak aile bireyleri – ortaklar arasında güven problemleri bulunuyor. Aile TC’de yaşayacak. Baba hasta. Firmanın/şahısların borçları da mevcut. Alacaklılardan bir tanesi çalışmaya çalıştığım kişi. Hem yedieminlik yapacak, hem alacağını tahsil edecek, hem de birlikte Türkiye merkezli uluslararası petrol ticareti yapacaklar.

 

Mevcut durumda kurulu bir şirket yok. Ancak çok çeşitli bankalarda şahsi hesapları var. Özellikle Arapça bilen elemanlı özel ve kamu bankaları ile çalışmayı yeğliyoruz.

Bankadan bize önce hangi ülke, hangi hesaptan ne kadar gönderileceğini bildirmemiz istendi. Böylelikle genel müdürlüğün bilgisi de olacak. Aynı zamanda banka bu paranın neden gönderildiğinin bildirilmesini de isteyecek. Dolayısı ile gönderecek kişi ile aramızdaki anlaşmaları ve ne yapacağımıza ilişkin olarak seçtiğimiz fizibilite dosyalarını da ibra edeceğiz.

 

Böylelikle şüpheli bir transfer olmayacağını deklare etmiş ve olabildiğince sebebini de açıklamış oluyoruz. Bildiğiniz üzere uluslararası bir transfer Türkiye’ye gelmeden evvel de çeşitli kontrollerde geçmektedir. Örnek olarak Ortadoğu’dan gönderilen dolar cinsinde bir para önce Bahreyn’de kontrol edilir. Kara para veya terör kaynaklı bir paraysa ya geri döner ya da takılır.

 

Türkiye içerisinde öğrenmiş olduğumuz kadarıyla TC Merkez Bankası organizasyon görevi yürütüyor. MASAK, eğer banka şüpheli görürse incelemeye sokuyor. Burada bankaların ilgili görevlilerinin inisiyatifi çok önemli.  Tahminimizce banka görevlileri devlet görevlisi gibi kendilerini hissediyor. Her gelen finansa sabit fikirle şüpheli olarak bakılıyor. Varlık Barışı o zaman niye var? Yurtdışından ABD’nin kontrolünden de geçiyorsa zaten temiz olduğu ortada.

 

Para transferi direkt IBAN’dan IBAN’a gerçekleştirilecek? Daha önce uluslararası banka teminat mektubu, banka ödeme emri (Türkiye’de draft çek olarak adlandırılıyor), SBLC, bunları bırakın kendilerine gelen para hareketlerini takip edebilecekleri Swift gpi hesapları bile doğru düzgün çalışmıyor. Bir çok Ortadoğulu iş adamının gönderdiklerinin bloke edildiğini duymuşlar. Böyle bir durumda kimi muhatap bulacaklar?

 

Cumhurbaşkanlığı Yatırım ofisine gidip bilgilendirelim diye öneriyorum. ‘Güvenilir mi’ diye soruyorlar. Çok bilenler (!) Amerika’nın gizli ambargosu var diyorlar. ‘Niye dolar gönderiyorsunuz’ diye soruyorlar. Temiz finans olduğunu biliyorsak neden korkacağız?

 

‘Gelir Vergisi ödemek zorunda kalacaksınız’ diyorlar. Çifte vergilendirmeyi önleyici uluslararası anlaşmalar yok mu? Hem neyin gelir vergisi? 100 liralık yatırım yapacaklarsa 130 lira mı göndermek zorundalar?

 

‘Şirketin yok, hesabın hareket görmemiş; takılacak’ diyorlar. Hesap hareketi görmek için, para gelmesi; şirket kurmak için de paranın gelmesi lazım. Varlık Barışı yönetmeliğinde Türkiye Cumhuriyeti’nde vergi numarasına sahip olunma şartı var. Yabancıların geçici vergi numarası var. Ama yabancı uyruklu kelimesi geçmiyor. Gri bölge... Yatırımcı kara kaşımıza güvenip bizim hesabımıza mı gönderecek? Gönderse takibe girmeyecek miyiz? Bu yüzden Türkiye’ye nasıl temiz para getireceğimizi bilemiyoruz.”

 

Elbette Türkiye şüpheli para girişine izin vermemeli? Hoş net hata noksan adı altında gelen parayı nasıl açıklayacağız o da başka bir tartışma konusu. Ama bu örnekten yola çıkarsak, her şey resmi. Banka üzerinden geliyor. Paranın kaynağı belli. Para borsada vurgun yapmaya değil, reel sektöre yatırım yapmak için gelmeye çalışıyor. Ama gelemiyor.

 

Bunları benimle paylaşan iş insanı, çok sayıda böyle vaka olduğuna dikkat çekiyor. Ve artık neredeyse bezmiş durumda. Yani biraz daha zorlanırsa yatırım yapmaktan vazgeçecek. Dediğim gibi kara para ya da terörle ilintili paraya karşı dikkatli olmalıyız. Ama bu iş sanki bilgisayarı korumak için kurulan bazı virüs programlarına benziyor.

 

Bilgisayara virüs bulaşmıyor ama aşırılıktan rutin işinizi de yapmanıza izin vermiyor. Bilgisayarınız var, virüsten korunuyor ama hiçbir işe de yaramıyor. Sizce de ortada garip bir durum yok mu? Yetkililere, bürokrasi içinde yaşanan bu boğulmayı, para musluğundaki tıpayı hatırlatıyorum.

 

Para götürmeye değil, para getirip reel sektörde iş yapmaya çalışan bir vakadan ve fizibilitesinden, bankacılık sistemine dahil olarak aleni bir biçimde ülkeye gelmeye çalışan paradan söz ediyorum. Sanki bir yerlerde hata var gibi. Ne dersiniz? İncelemeye değmez mi?

 

[email protected]

 

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum