Türkiye ekonomisine yönelik çok farklı şeyler konuşuluyor. Hükümete yakın medyayı açarsanız yeri göğü inletiyoruz. Hükümet karşıtı medyaya göz atarsanız olay tamamen umutsuz bir noktada seyrediyor.
‘Gerçek ne’ diye sorguladığınızda ise bu ayrımın en çok gerçeğe zarara olduğunu görüyorsunuz. Ne yazık ki gerçeği konuşmak isteyenler de, bu taraftarlık ortamında dertlerini anlatamıyor.
Bir yelpaze içinde meseleye yaklaşırsanız, şu çok net ki eleştiren herkes tu kaka ilan ediliyor. Oysa durumun ne olduğunu anlamak için biraz sokağa çıksanız, insanlarla sohbet etseniz ve bunu korumaların gölgesinde yapmasanız resmi net göreceksiniz.
İktidar tarafında iş tamamen kopmuş. Yani gerçeklerle ilgileri kalmamış. Bu durum da iyi niyetle bir şey yapmaya bile kalkılsa, çok büyük sapmalarla karşı karşıya kalınan bir sonuç ortaya çıkıyor. Daha fenası bunu sadece zihinlerinde yaşamıyorlar.
Yaranma duygusuna kapılmış ve suni olarak yaratılmış bir medyanın gölgesinde, gönüllerini okşayan sözleri esas alıyorlar. Yetinmiyorlar; kamunun yol gösterici olması gereken istatistiklerini, raporlarını, tezlerini de buna uyduruyorlar.
Fakat gerçek şu ki Türkiye ekonomisi pamuk ipliğine bağlı. Bırakın içteki gelişmeleri, dünyadaki herhangi bir gelişme bile, tüm dengeleri alt üst ediyorsa, iş içinden çıkılmaz hasarlara neden oluyorsa o ekonomide işler yolunda değil demektir.
Aşı çalışmalarıyla ilgili olumlu bir hava esiyor; yüzler gülüyor. İstenen sonuçların alınamadığı konuşulmaya başlıyor riskler tahammülsüz noktalara ulaşıyor. Bir Bakan görevinden alınıyor olumlu bir hava ortaya çıkıyor. Sonra o Bakan’ın savunması yapılıyor; işler tersine dönüyor.
AB’deki ya da ABD’deki, Rusya’daki veya Çin’deki bir gelişmeye, jeopolitik herhangi bir değişime anında tepki geliyor. Bir söylem üzerinden rakamlarda düzelme dizayn ediliyor; iki gün sonra başka bir söylem altı çürük duvarın üstündeki boyayı döküyor.
Eski bir siyasinin yine bir başka siyasiyi tarif ederken söylediği bir vurgu vardı. Demişti ki: “Kafasında bir hayal dünyası yaratıyor; daha fenası buna kendisi de inanmaya başlıyor.” İşte bugünkü yönetim anlayışının Türkiye’ye yaşattığı tam da bu.
Oysa gerçek şu ki ekonomide işler iyi gitmiyor. Her başlıkta sadece gelir kısmına bakılıyor; gider yok soyuluyor. Örnek mi? Döviz rezervlerinde de durum aynı; dış ticaret fotoğrafında da... Elbette dikiş tutmuyor.
Tutturulmuş bir bardağın dolu tarafı boş tarafı söylemi, herkes durduğu yerden bunun yorumunu yapıyor. Fakat sorun bardağın bir tarafının dolu, diğer tarafının boş olması değil. Bardak çatlak ve su sızdırıyor. Ama kimse bunu konuşmuyor.
Dolar bir gün 7’nin altına iniyor, ertesi gün 7,5’lara koşuyor. Bunu tartışırken aslında ortaya çıkan durumun bir neden değil, sonuç olduğu unutulduğundan neden kaynaklandığı değil, kimin tarafından yapıldığı sorgulanıyor.
Gerçek şu Türkiye ekonomisinde işler yolunda gitmiyor. Ve bu durum sanıldığı gibi pandemi nedeniyle yaşanmıyor. Pandemi sadece hasarın boyutunu büyüttü. Dün yapılan yanlışların, bugün sonuçlarını yaşıyoruz. Pamuk ipliğine bağlı ekonomimiz de sorunlar masaya yatırılmadığı için, potansiyelini de çürütüyor. Lafın özü bu.
[email protected]
FACEBOOK YORUMLAR