Almanya ile başlayıp, Hollanda ile devam eden tartışmalar Türkiye’nin gündemine oturdu.
Hatta Merkel, Hollanda’nın tavrına destek verince Cumhurbaşkanı Erdoğan ona da ayrıca yüklendi.
Bütün bu tartışmalar nereye varacak diye düşünüyorsanız, sağlamasını İsrail ve Rusya ile yaşadıklarımızdan yapabilirsiniz. Yine koca koca, amacını aşan laflar, sonra büyük U dönüşleri ve hiçbir şey olmamış gibi davranma tavrı.
Bu süreçte de iktidarı gaza getirip, Tevfik Fikret’in Süleyman Nazif’e yazdığı ‘yeis’ diye başlayan mektupta tarif ettiği üzere mangalda kül bırakmayıp, iki gün sonra iktidar döndüğünde, aynı hızla dostluk mesajları kaleme alıp, sevgi kelebeğine dönüşenleri de göreceğiz.
Fakat bu günübirlikçi tayfayı bir kenara bırakırsak, önümüzde bir toplantı var ve bunu konuşmamız gerekiyor. Çünkü toplantı Almanya’da... 17-18 Mart tarihleri arasında G20 maliye bakanları ve merkez bankası başkanları Baden – Baden’de bir araya geliyor.
Gündemdeki konu, ‘finans alanındaki ekonomik esnekliği güçlendirmek, dijitalleşmeyi şekillendirmek ve Afrika’ya yatırımı teşvik etmek.’ Daha önemlisi bu toplantı temmuz ayındaki devlet ve hükümet başkanlarının katılacağı organizasyonun finansal hazırlığına da temel teşkil edecek.
7-8 Temmuz’daki toplantıya Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gitmeyeceğini düşünüyor musunuz? Seçildiği günden beri Trump ile randevu peşinde koşulduğunu dikkat alırsak, bu fırsatın kaçırılmayacağı açık. Elbette temmuz ayına kadar dünyada neler olur, neler olmaz bilmek güç. Ama durum bu.
Bu mesele referandum sonrasına kaldığına göre ayrıca tartışılabilir. Ama bu haftanın cuma ve cumartesi günlerini kapsayan toplantı önümüzde. Peki bu toplantıdan önce durum ne? Çarşamba günü FED faiz kararını açıklayacak, perşembe günü bizde Merkez Bankası tavrını ortaya koyacak ve cuma da bu zirve başlayacak.
Tüm bu fotoğrafın içerisinde de Almanya başta olmak üzere AB ile didişen bir Türkiye gerçeği. Tartışmanın seyahatten yola çıktığını da düşünürsek şunu sormak için birçok neden olduğunu da görürüz:
17-18 Mart tarihleri arasında Almanya’da gerçekleşecek toplantıya Maliye Bakanı Naci Ağbal ve Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya gidecek mi? Gitmeyecekse, bunu hangi gerekçelerle yapacak ve bu gerekçeler temmuz ayındaki liderler zirvesi için de geçerli olacak mı?
Madem bir tavır ortaya konuluyor; bunun sonuçlarını, sapmalarını, etkilerini de konuşmak durumundayız.
Öte yandan ben G20 toplantılarının artık çok anlamı kaldığını düşünmüyorum. Çünkü korumacılığın arttığı bir dünyada ortak hareket etme ihtimali azaldı.
Ama vaka şu ki toplanacaklar. Siz de diyebilirsiniz ki ‘kim onlar, önemsiz bir toplantı’.
Bu durumda da şu soru gelir: O zaman Türkiye’deki toplantı sırasında attığınız manşetleri, söylediğiniz sözleri ne yapacağız? Hangisi gerçekti?
FACEBOOK YORUMLAR