Yaşı müsait olanlar hatırlayacaktır. Eskiden sokaklarda niyetçi babalar vardı. Niyetleri dizer; bir tavşan aracılığıyla da çektirir, size niyetinizi okurdu. En önemli özelliği de niyetleri daha önceden bizzat kendisinin yazmış olmasıydı.
İşte son dönemde bizim ‘devlet baba’ oldu niyetçi baba... Tıpkı 12 Eylül darbesinin sonrasında olduğu gibi… Herkesin ne niyeti olduğunu tespit ediyor, daha önceden yazdığı niyetleri de insanların üzerine onlarınmış gibi giydiriyor. Sonra zorla üzerine yapıştırılan niyetin, insanlar kendi niyeti olmadığını kanıtlamaya çalışıyor. Hafta sonunda operasyonla sonuçlanan, gazetecilerden sivil toplum örgütlerine kadar düzenlenen 5 Ağustos Pazartesi günkü Silivri duruşmasına yönelik çağrı da bu çerçevede okundu. Evlere baskınlar yapıldı, niyetlere uygun delil arandı. Daha önce olduğu gibi bu sefer de kanıt bulunamadı ama babanın niyetlenmesi 20 gözaltı yaşanmasına yetti. İlginçtir; yaptıkları icraatlarla eleştirilen ve memleketi kötü bir yere götürdükleri söylendiğinde de ‘niyet okumayın’ diye açıklama yapan bir iktidar döneminde, insanların iktidar tarafından yapıştırılan niyetlerle derdest edilmesi değişik bir durum ortaya çıkarıyor. Diyorlar ki ‘Silivri’de duvarlar yıkılacakmış, sanıklar kaçırılacakmış.’ Şimdi bu lafı neresinden tutacaksınız? Çünkü bu sözün üzerine defalarca bunun bir teşbih olduğu, ortadaki hukuksuzluğun yenileceği ve duvarların mecazen yıkalacağı açıklandı. Hatta açıklamayı yapanlar tüm hukuksuzluklara rağmen, hukuk anlayışından taviz vermeyeceklerinin altını çizdi. Fakat niyetçi baba bir kere kanaat sahibi olmuştu. Aranan kan bulunmuş; bu sayede de gerekli operasyonlara zemin yaratılmıştı. İş o kadar çığrından çıktı ki, bir vali çıkıp, yetkisini aşarak insanları mahkeme salonuna almayacağını söyleme cüreti gösteriyor; polis memurları Beyoğlu’nda gaz sıkacak gösterici bulamayınca normal vatandaşlara saldırıyor, hatta ocakbaşında oturan, yaşını başını almış iki adamı, karga tulumba kelepçeyip, götürebiliyordu. Peki bir anlayış bunu neden yapar? Suçluluk duygusuyla… Çünkü biliyorlar ki eldeki delillerin birçoğu üzerinde oynanmış çıktı. Biliyorlar ki, hukuken bırakın insanları içeride tutmalarını, mahkûm etmeleri bile çamur atmadıkça mümkün değil. Biliyorlar ki, her şeyleriyle haksızlar. Bunu sadece yurtiçinde değil, tüm dünyada hukuk bilenler yüzlerine vuruyorlar. Ama niyetçi baba duruşundan taviz vermiyor. Hak, hukuk, yasa, kanun, anayasa hiçbir şey tanımadan, insanların üzerine yapıştırdıkları niyeti sahiplenmesini istiyor. Buna temel teşkil edecek argümanı da ‘duvarlar yıkılacak’ lafından yola çıkarak yapıyor. En azından buna tutunmaya çalışıyor. Oysa niyetçi baba ne denilmek istendiğini biliyor. Aksi takdirde ortaya tek bir sonuç çıkıyor: Ya kötü niyetli bir niyetçi ile karşı karşıyayız ya da Türkçe’nin teşbih sanatını bilmiyor. Karar sizin… [email protected]
FACEBOOK YORUMLAR