Ortada çok garip bir durum var. Ekonomide tüm yetki tek kişide toplanmış vaziyette. Ama et konusundaki bir başlıkta Tokat’ta yaşanan tartışma akıllarda soru işareti yaratıyor. Medyaya baktığınızda et ihtiyacımız olduğu söyleniyor ve bunun için de Uruguay’dan yapılacak ithalattan bahsediliyor.
Hatta medyanın genelinde Cumhurbaşkanı’nın bu ifadelerine yer veriliyor. Sadece o toplantıda video ile kanıtlanmış bir biçimde Milli Gazete’nin verdiği haber farklı bir durumu gözler önüne seriyor.
Tarım Bakanı Kirişçi karkas et fiyatlarından ve ihtiyacı karşılamak için ithalattan söz edecekken, Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bırak şimdi karkası markası” diyerek araya giriyor ve şu ifadeleri kullanıyor:
“Kırmızı ette ihtiyacımız var. Şu anda Uruguay’dan hayvan getirmeye çalışıyoruz. Halbuki burada var. Neden Uruguay’dan alalım? Biz kendi ülkemizdeki hayvanları almak suretiyle bu işi bitirelim.”
Şimdi gariplik burada başlıyor. Çünkü ekonomiyi yorumlayan, yazıp çizen ve muhalefet yapmakla suçlanan, aslında söylenenlerin siyasetle değil, iktisatla ilgili olduğunu bilen herkes bunu söylüyor zaten.
Peki tüm yetkiler tek kişideyken ve o kişi, ihtiyacın yurtiçi üretimle karşılanması gerektiğine dair, ilgili Bakan’a çıkışırken, neden üreticiyi ithalatla terbiye etmeye çalışan bir Bakanlık politikası uygulanıyor?
Ya ortada çok başarılı bir ‘iyi polis, kötü polis’ oyunu var ya da ekonomiyi yönettiğini düşünen kişi, aslında ekonomiyi yönetmiyor. Evet soru bu: Neden Uruguay’dan alalım?
Hatta bunu çoğaltalım. Neden kamu kaynaklarıyla bir köprü yapılıyorsa, bunun için başkasına yıllarca para ödeyelim? Neden üreticimiz dururken, Afrika’daki çiftçileri destekleyelim?
Neden sanayide, yazılımda yerli malı dururken, bunlar da istenen kaliteye sahipken, ihtiyacımızı yabancı bir ülkenin ürününden karşılayalım? Neden kendi insanımız dururken, özel bir yeteneği ve katkısı yoksa, yurtdışından getirilen insanları çalıştıralım?
Neden hem finansmanı içeriden temin edip, hem de yapılan işlerde dolar ya da avro konuşalım? Neden, neden, neden? Ortadaki en büyük gariplik bu? Eğer Cumhurbaşkanı Erdoğan bu soruyu sormakta samimiyse, ki vücut dili öyle anlatıyor; o zaman niye sonuç değişik?
Neden Türkiye hızla bir sanayi, tarım ve işgücü envanteri yaparak, planlı bir ekonomiye geçiş için adım atıp, neyi, niye, ne kadar üreteceğinin belli olduğu bir hamle yapmıyor?
Neden veri ekonomisine girilmiş çağda, ülkemizdeki verileri açıklamakla yükümlü kurum, gerçekle ilgisi koparıp, tartışmalı hale geliyor? Neden insanlarımız geçim derdi çekerken, zengin bir ülkede yaşıyormuşuz gibi davranılıyor?
Neden; neden; neden? Hadi başladığımız noktaya geri dönelim. Kişi başına gelir ve satınalma gücü açısından arada dağlar kadar fark varken ve burası bir tarım, hayvancılık ülkesiyken, biz neden Avrupa ortalamasının avro bazında dört katı fiyatla ete ulaşıyoruz?
Neden kendi çiftçimizi geliştirmek, modernize etmek, teknolojiden faydalanmasını sağlayacak ortamlar yaratıp, ürettiğinden para kazanır hale getirmek varken, Sudan’da tarım arazisi kiralayalım? Neden eti Uruguay’dan alalım? Sorduğumuz soru aynı; gazeteci olarak biz niye kötü oluyoruz?
[email protected]
FACEBOOK YORUMLAR