Çetin ÜNSALAN

Çetin ÜNSALAN

EKOPOLİTİK
[email protected]

Neden konutla büyüyemeyiz?

20 Aralık 2022 - 00:33

Türkiye ekonomisine yönelik son yıllarda yaptığımız en önemli tercih hatalarının başında konut odaklı yaklaşım bulunuyor. Zaten kurgunun temelinde bir hata var. Gerek konut, gerekse işyeri üreterek kalıcı bir büyüme elde edemezsiniz.

İnşaat sektörü, hatta şehirciliği de içine alırsak gayrimenkul çok önemli bir alandır. Ama ekonomilerde bir silsile vardır. Siz üreten ve zenginleşen bir ekonomi yaratırsınız, bunun sonucunda hem ihtiyaçtan, hem de talepten kaynaklı bir inşaat talebi ortaya çıkar ve o noktada devreye giren sektör, ülkenin gelişimini tetikler.

Üretimi göz ardı ederek sadece inşaat yapıp, bunun 250’yi aşkın piyasayı hareketlendireceğini umarsanız, günün sonunda refahtan değil, ranttan doğan bir talep yaratırsınız ve bu da toprağa gömülen milyon dolarlar gerçeğini önünüze koyar.

Bu durum köprü ve otoyol gibi yatırımlar için de geçerlidir. Dünyanın hiçbir akıllı yönetimi, üzerinden gelip geçilsin diye yol yapmaz. Siz üzerinde ekonomi yaratmak için yol yaparsınız, bu hem maliyetini karşılar, hem de doğan refahtan dolayı o güzel yolların üzerinde gidip gelinir.

Çünkü diğer haliyle dünyanın en pahalı yatırımını yapmış olursunuz. Bu gerçekten yola çıkarak Türkiye’nin ekonomideki üretim, refah ve yatırım üçgenini tekrar sorgulaması gerekiyor.

Ne var ki şu an itibariyle halen reel sektörün finansman sıkıntısı yaşadığı koşullarda, ilk fırsatta konut başta olmak üzere kıt kaynaklarımızı inşaat sektörüne yönlendiriyoruz. Sonuçta zincir refah yaratmayınca da, tetiklenecek piyasalar da tahsil edemedikleri alacaklarıyla baş başa kalıp, daha büyük finansal açmazlara yöneliyorlar.

Mantık ve ekonomi zaten bunu bize emrediyor. Ama TÜİK’in son açıkladığı veri de, neden konut ile büyüyemeyeceğimizin deşifresini yapar nitelikte. TÜİK’in son açıkladığı ‘Nüfus ve Konut Sayımı’ çalışması gösteriyor ki, ülkede yaşayanların yüzde 60,7’si ev sahibi...

Böyle bir tablo size ‘konut yapma’ diyor. Dönüşüm meselesine gelince, onun finansal zorlukları var. Şayet dar gelirliye bile 2 milyon TL gibi bir rakamla konuttan bahsediyorsak, orada bir durup düşünmek lazım.

Türkiye’nin planlı bir ekonomi kapsamında hareket ederek, üreten, ürettiğinden zenginlik yaratan, ürettiğini değerine satan ve buradan gelen refahla yenileceği konutları, ülkenin yaşam biçimine uygun tasarlayan bir yapıya dönüşmesi gerekir.

Hangi Türk Ailesi’nin rezidansta oturduğuna şahit oldunuz? Çok kısıtlı bir azınlığı saymazsak, bu tüketim alışkanlıklarına uygun değil. Uygun olmadığı gibi çok da pahalı. Bu kıt kaynakların kötü kullanılması anlamına gelir.

Gelin biz kıt kaynaklarımızı üreten, zenginleşen bir üretim ekonomisine yönlendirelim, ardından ortaya çıkan refahla, insanlarımıza uygun, akıllı şehirler konseptinde ve en önemlisi depreme karşı güvenli binalardan oluşan, sosyal dokularıyla da gayrimenkul anlamına gelebilecek işlere imza atalım. Bu yapıyı değiştirmezsek, bulduğumuz borç parayı kötü kullanmaya devam edeceğiz. Günün sonunda da ya rantiyeye çalışacağız ya da milyarlarca doları toprağa gömmeye devam edeceğiz.

[email protected]
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum