Türkiye ekonomisine yönelik gerçekleri aktarmak bir yana, salt yaranmak adına yapılan haberler iyice kontrolden çıktı. Aklın, analitik düşüncenin, olası sonuçların tamamen göz ardı edilmeye başlandığı bu sunumlarda, evet bunlar sadece sunum olabilir, müjde vermek uğruna aklı tatile çıkarıyorlar.
Son olarak doğalgaz müjdesi gibi verilen ve 29 Ekim’e de denk getirildiği için ‘çifte bayram’ diye lanse edilen pazarlama çalışması, doğru okunduğunda son derece dramatik ayrıntıları da beraberinde sunuyor.
Haberi yapan genç kardeşimizin iyi niyetli olduğuna eminim. O yüzden adını vermeyeceğim. Ama bunu kullanan gazetenin, hatta onaylayan editörün bu detayları görmüyor olması mümkün değil. Görmüyorsa, zaten mesleki olarak ayrı bir dram ortaya çıkıyor.
Haber, doğalgaz piyasasında birim fiyatların düşüşü üzerinden ‘zam görmeyeceğimiz’ vurgusuyla yapılmış. Kendi içerisinde baktığınızda doğru ve teknik bir tartışma olarak nitelendirilebilir.
Ama yine haberin içinde olan ortalama yüzde 36’ya yakın zam üzerinde hiç durulmuyor. Acaba sanayi farkı bu oranda fiyatlarına yansıtabiliyor mu? Vatandaş bu oranlarda bir maaş zammı alacak mı? Bu cevapları vermeden, bunu bir ayrıntı gibi haberi içine yerleştirmek ayıptır.
Gaz fiyatlarının 200 doları göreceğinden, yani çıkış noktası baz alındığında 100 dolara yakın bir gerilemeden bahsediliyor. Ama 2020 yılında dolar kurunun bugünkü seviyelerde kalacağı üzerinden bir müjde hazırlanmış. Peki buna emin misiniz? Hatta bu konuda nasıl bir bilimsel zemin hazırladınız ki, TL bazında artacak maliyetleri, bugün müjde gibi yansıtabiliyorsunuz?
Hepsinden daha dramatik yanı ise sona bıraktım. Haberin de zaten sonuna yerleştirilmiş. Uzmanlara atıfta bulunularak şu cümle ile haber bitiriliyor: “Uzmanlar, ekonominin küçüldüğü, talebin azaldığı bir dönemde gaz fiyatlarının düşmesinin, önemli bir maliyet avantajı olarak öne çıktığını söyledi.”
Ekonominin küçülmesi ve talebin azalması ne anlama geliyor? Acaba bunu onaylayan editör arkadaş bunun yanıtını aradı mı? Dara düşen firmalar, daha çok bozulan ödemeler dengesi, doldurulamayan kapasiteler, vergi gelirlerinden, piyasa ödemelerine kadar aksayan bir sistem, bankacılık sektörünün önüne gelen bir risk ve en önemlisi müjdeyi verilen kesime yönelik işsizlik tehdidi.
Prof. Dr. Osman Altuğ’a atıfta bulunarak bir soru sorayım. Ne der Altuğ? “İşsiz adamın enflasyonu kaçtır?” İşsizin enflasyonu gelir sıfır olduğundan her birim için yüzde 100 anlamına gelir.
Şimdi tüm bu gerçekleri göz ardı ederek, fırsattan istifade birilerine yaranayım diye haber yazıyorsanız, ki yazmamalısınız, hiç olmazsa bari haberin içindeki çelişki yaratan detayları temizleyin.
Çünkü bu haliyle ancak komik duruma düşer; mesleki olarak dram ortaya çıkarır; günün sonunda da kredibilitenizi kaybedersiniz. Sizin işiniz müjde vermek değil. Felaket haberi yapmak da değil. Gerçeği, sadece gerçeği aktarmak; hem tüm yönleriyle...
FACEBOOK YORUMLAR