Konut sektörüne kaynak aktarmanın bahanesi olarak 2 milyon TL’den başlayan evler için açıklanan müjde söylemi, zaten başlı başına bir tartışma konusuydu. Fakat yine de eleştirilere karşılık ilk kez konut alacaklara destek verileceği konusundaki ısrar sürdürüldü.
İnsanların aynı anda eve üç ekmek alamadığı ortamda 2 milyon TL’ye ev kredisi vermeyi daha önce bu meseleyi değerlendirirken komik ve aynı zamanda trajik olarak nitelendirmiştim.
Lakin desteğin ayrıntıları ortaya çıkınca işin şekli biraz daha netleşti. Öncelikle son söyleyeceğimi baştan söyleyeyim ki, bu destek vatandaşa yönelik değil, evini satamayan müteahhide yöneliktir.
Rakamın 2 milyon TL olmasının komedisini bir kenara bırakın, paranın yarısına sahip olmanızı bekliyorlar. Üstelik bu konuda beklenti ve şart her şeyi anlatıyor:
“...Bu destekten 7 Mayıs 2022 öncesi herhangi bir bankada açılmış ve krediye başvuru esnasında konut kredisine konu edilen konut değerinin yüzde 50’sini karşılayacak düzeyde döviz tevdiat/katılım ve hurda altından dönüşümlü dahil olmak üzere altın mevduat/katılım hesabı bakiyesi bulunan vatandaşlar yararlanabilecekler.”
Yani söylendiği gibi ev alamamış insanlara sunulan bir fırsattan söz etmiyoruz. Hatta dövizi ya da altını olmayan insanlardan da bahsetmiyoruz. Parası olan, ama ev almayı tercih etmemiş insanlar hedefleniyor. Yani elindeki parasını konuta yatırması gereken tasarruf sahiplerinin hedeflendiği bir yaklaşım var.
Bir yandan da döviz ya da yastık altındaki altınını inşaat sektörüne aktarması istenen kişilerden bahsediyoruz. Sadece bu yaklaşım bile, finansal okuryazarlığı olan bir insanı dövize ya da altına doğru tetikler.
Meselenin bu boyutunu dahi görmekten uzak bir yaklaşım sergileyen ekonomi yönetimi, ne kadar sıkıştığını ve ilk fırsatta da konut sektörüne yönelik destek verme arzusunu böylece bir kez daha itiraf etmiş oldu.
Peki bu mesele nasıl satılmıştı? Dar gelirli ve ev sahibi olamayan insanların, uygun faizli kredilerle eve kavuşması olarak anlatılmıştı değil mi? Önce 2 milyon TL rakamı telaffuz edildi ve umutlar yerle yeksan oldu.
Oysa ilk anlatıldığında zannedersiniz ki emlak konut geri geldi, emlak kredi bankası aracılığıyla dar gelirli vatandaşların ev sahibi yapılması amaçlanıyor. Hiç de öyle olmadığı açıkça gözüküyor.
Daha fenası, parası olana para kazandırmak ve onlardan aktarılacak kaynakla, hem dövizle mücadele edip, hem de Merkez Bankası rezervlerini doldurmayı hedeflemek, bir yandan da çok sevgili müteahhitleri desteklemek üzerine kurgulanmış, yine kapalı devre bir sistem ortaya çıktı.
Peki tüm bunların bedelini kim ödeyecek? Ucuz kredi oranı kamu bankalarından sunulduğuna göre geçinemeyen 84 milyon vatandaş. Ne güzel dünya değil mi?
Hem onların gönlünü okşa, hem kısıtlı çevreye ve rantiyeye olanak sun, hem de faturasını eve ekmek götüremeyen insana kes. Sadece bu bile ekonomideki gerçek sorunun finansman değil, zihniyet olduğunu bize gösteriyor.
[email protected]
FACEBOOK YORUMLAR