Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal, Ankara Sanayi Odası’nın eylül ayı Meclis toplantısında yaptığı açıklamalarda enflasyon vurgusunun altını çize çize, düşüşte olduğunu ve düşme eğiliminin de devam edeceğini söyledi.
Öncelikle Başkan Uysal’ın bu açıklamalarına, o salonda oturup da inanan varsa, ancak asgari ücret nedeniyle inanmak istediği için vardır. Yani düşme eğilimindeki bir enflasyonun, yeni yıl zamlarını daha karşılanabilir kılacağını düşünenler olabilir.
Elbette öyle olacaktır. Ama çıkarcı bu yaklaşımın dışında hiç kimsenin Başkan’ın konuşmasının tek bir cümlesine bile inandığını sanmıyorum. Eğer inanıyorlarsa durum daha vahim.
Çünkü her biri piyasada maliyetler üzerinden nasıl bir enflasyon yaşadıklarının farkındalar. Daha doğrusu farkında olmaları gerekiyor. Aksi takdirde ortaya zaten çok ciddi bir finans okur yazarlığı ve maliyet muhasebesinde sapma problemi çıkar.
Sadece enerjiye gelen zamlardan dahi enflasyonun Başkan Uysal’ın anlattığı gibi düşüş eğiliminde olmadığının sağlamasını yapabilirler. Asgari ücret üzerinden meseleye inanmış gibi gözüküyorlarsa da, bilsinler ki alım gücünü biraz daha kaybetmiş bir vatandaş fotoğrafı döner dolaşır yine kendilerini vurur.
Murat Uysal’ın enflasyondaki düşüş söylemi doğru mu? Bazı şeyler vardır ki yemin etseniz başınız ağrımaz ama sorunu da ortadan kaldırmaz. Adamın biri balonla seyahat ederken kaybolmuş. Aşağıda oturan birini görünce alçalıp sormuş: “Ben neredeyim?”
Yerdeki adam “Havada” diye yanıt verince yeniden sormuş: “İktisatçı mısınız?” “Evet; nereden bildiniz?” Yanıt gecikmemiş: “Söylediğiniz doğru ama hiçbir işime yaramıyor.” İşte Merkez Bankası Başkanı’nın enflasyon değerlendirmesi de bu kıvamda.
Geçen yılın Haziran – Aralık ayını hatırlarsanız, ortaya çıkan dolar başta olmak üzere verilerin baz noktasını zamanından önce ne denli yukarı koyduğunu da göreceksiniz. Bu noktalara gelecek miyiz? Evet...
Ama zamanından önce yükselmiş bazı değerlerin, bir sonraki sene daha aşağıda çıkması, rakamsal olarak mesela enflasyonu düşük gösterir; ama hemen akabinde yükseleceği gerçeğini değiştirmez.
Şimdi siz karşınıza sanayiciyi alıp, o salonda kimsenin doğru olmadığını bildiği bir gerçek üzerinden konuşma yaparsanız, adınız Merkez Bankası Başkanı değil, siyasetçi olur. Merkez Bankası, eli taşın altında olanlara doğruyu söylemek, doğru yolu göstermekle mükelleftir.
Zira olur da yanıltırsa, birçok işletmenin şaşan hesaplar ve öngörüler üzerinden zor duruma düşmesine neden olur. Dersiniz ki baz etkisiyle enflasyonumuz düşüyor. Fakat risklerimiz ve sorunumuz ortadan kalkmış değil.
Bu nedenle enflasyonu yukarı doğru tetiklemeyecek oranda önlemler almanız, asgari ücret artışlarında da bu oranları esas tutmanız gerekir. Hükümet yetkilileri de çıkar der ki; biz aradaki farkı destekliyor, vergi ve primlere sübvansiyon getiriyoruz.
İşte o zaman yapılan konuşmanın bir anlamı olur. Yoksa baz etkisiyle ortaya çıkmış tablo üzerinden ekonomi yorumu yapmak, o an için doğru gözükse de, sonrası için yıkıcı etki ile karşınıza gelir.
Oysa bizim günün sonunda suyun üzerinde daha çok kalacak firmaya ve vatandaşa ihtiyacımız var. Sıkıntıdan çıkışımızın teminatını, insanları yanıltıp çöpe atmayın. Çıkış aşamasında kullanılacak kurumları da, günlük hesaplarla itibarsızlaştırmayın. Çünkü inanılacak kurumlara da ihtiyaç olacak.
FACEBOOK YORUMLAR