Başta Sayın Başbakan olmak üzere, iktidar kanadının belli bir bölümü ‘faiz lobisi’ni diline pelesenk etti. Ne yazık ki burada da gerçeklere gözlerini kapatan devekuşu sendromu yine bizleri karşıladı. Sokaklar işsiz doluyken, işsizliğin düştüğünü söyleyenler, vatandaşının enflasyonu yüzde 40-50’den aşağı değil iken tek haneli rakamları telaffuz edenler, tarım ölürken, tarımda istihdam artıranlar vs vs vs… Elbette bunu da görmeleri mümkün değildi. Kemal Derviş ile başlayan ve sonrasındaki AKP iktidarlarının da ekonomik model olduğunu zannettikleri borç parayla memleket çevirme, ithalat ve tüketimi artırıp buradan gelen vergi ile de en dolaylı yoldan ülkeyi finanse etme, sıkıştıkları anda elde avuçtakini satmada yolun sonuna gelindi. İster sosyal olaylarda, isterse de ekonomik vakalarda sürekli bir sanal düşman yaratıp, kendini aklamaya çalışanlar, kendi iktidarlarıyla birlikte 76 milyonluk bir ülkeyi de suça ortak ederek uçuruma sürükledi. Nasıl Gezi Parkı’ndaki gençlerin eyleminin ardında bir şeyler aramak çocuksu ve gerçeği görmeme hali ise, ekonomide de varlık nedenleri olan çıkar gruplarını, faiz lobisi diye tanımlayarak suçlamak o denli akıl dışıdır. Brezilya’da Başbakan ‘geleceğine sahip çıkan ve kendisini protesto eden gençlerle gurur duyduğu’ açıklarken, ne yazık ki bu ülkenin Başbakan’ı yine provokatör paranoyasının içine düşmüştür. Oysa dinlemek, anlamak sorunu bu açmaza getirmemek için de yeterliydi ve gerçekten provokatörleri boşa düşürecekti. Aslında bugüne kadar çok sık uyguladığı bir yöntemdi Başbakan Erdoğan’ın. Krizi kendi çıkarıyor, sonra başka bir gündemde krizi kapatıyordu. Böylece arada da gerekli yasalar ve düzenlemeler geçiriliyordu. Bu sefer de aynısı oldu. Kendi sözleri ve meydan okumasıyla başladı, polisi de zan altında bırakacak baskısıyla çığrından çıktı, gerçekten kötü niyetli olanlara da ortam yaratarak, aradan Petrol Yasası’nı geçirip, konuyu örtmeye çalıştı. Baktı ki tepki dinmiyor, yani bu sefer üzerini örtemiyor, kontrolden çıkıp, agresifleşti. Şimdi bahsettiği faiz lobisine bakalım. Üstelik Ali Babacan’ın, Umut Oran tarafından verilen soru önergesindeki yanıtı üzerinden. Yere göğe sığdırılamayan bankacılık sektöründe yüzde 100’ü kamu bankası olan sadece 5 tane var. Türkiye’de 49 banka 11 bin 71 şubesiyle faaliyet gösteriyor. Bankalardan 18 tanesinin yüzde 99 ve üzeri hissesi yabancıların elinde. Toplam içinde yabancı hissesi bulunan banka sayısı ise 35’i buluyor. 49’un 35’inden bahsediyoruz. Koyun bunun üzerine türev piyasaları ve borsayı, ekleyin iç piyasadaki yabancı ürün hakimiyetini ve dönüp Başbakan’a sorun: Hangi lobiden bahsediyorsunuz? Lobi belli bir grubun faaliyet sahasıdır. Burada mutlak bir hakimiyet var. Yakında milli sermaye lobi olarak anılırsa şaşırmayın. [email protected]
FACEBOOK YORUMLAR